Covid-19 virüsünün yol açtığı ölümlerin sayısı dünya çapında 3 milyona doğru yaklaşırken, Afrika bakımından bu rakamın sadece 110 bin seviyelerinde seyretmesi tereddüt ve kuşku uyandırıyor. Çeşitli kaynaklardan okuduğumuz zayiatlara ilişkin tablo ve grafikler, üye ülkelerin Sağlık Bakanlıkları tarafından Dünya Sağlık Teşkilatı’na (DST) bildirilen rakamlara dayanarak düzenleniyor. Birçok Afrika ülkesinin bildirdiği Covid-19 rakamlarının sahadaki gerçekleri yansıtmadığına inanılıyor. DST’nın üye ülkelerin rakamlarına itiraz etmesi mümkün olmadığından Afrika’ya ilişkin virüs sayılarının doğruluğu tartışmalı hale geliyor.
2020 yılı Afrika bilançosu yazımızda geri bırakılmış kıtanın Covid-19 pandemisi sınavında sınıfta kalmadığına, korkulanların gerçekleşmediğine değinmiş idik. Ancak Tanzanya örneği, 60 milyon nüfuslu bu ülkenin, neredeyse son bir yıldır, virüslü vaka ve ölüm sayısını DST’na yansıtmadığını ortaya koyuyor. Başka bir deyişle, tablolarda rakamları hesaba katılmayan Tanzanya’da virüs öylesine yayılmış ki, 61 yaşındaki devlet başkanı John Magafuli dahi virüse kurban gitmiş. Tanzanya makamları ise cumhurbaşkanının vefatının virüsle bağlantısını hala reddetmekteler.
Afrika’da Covid-19 ile mücadele de maalesef bilimin yolunu reddeden ülkeler mevcut. Bunlardan birisi de Tanzanya. Müteveffa devlet başkanı Magafuli başından itibaren virüsü ve pandemiyi ciddiye almadı. Geleneksel ilaçlarla (artemisia bitkisine dayalı şurup vs.) ve bol bol dua ederek virüsün yenileceğini ileri sürdü. Pandemiyi engellemek ve durdurmak üzere toplu tedbirlere rağbet etmedi. Geçen yıl nisan ayı sonunda Covid-19 virüsünün ülke içinde kökünün kazındığını iddia etti. Bu tarihten itibaren Tanzanya Sağlık Bakanlığı DST’na virüsle ilgili rakamları iletmeye son verdi ve DST çalışanlarını ülkeden kovdu. Bilime değer veren sağlık bakanı görevden alındı. Otoriter yönetimiyle ve koyu hristiyan muhafazakar inancıyla tanınan başkan Magafuli’nin sözkonusu vahim stratejisi neticesinde binlerce kişinin virüse kurban verildiği hususunda tereddüt yok. Kurbanlar arasına cumhurbaşkanının da dahil olmasıyla, ülke içi ve dışında alarm zillerinin çaldığını izliyoruz. Umuyoruz ki Darüsselam makamları, bu elim gelişme ertesinde, uygulanan yanlış politikayı terk ederek bilimin yoluna geri dönerler. Başkanın vefatı böylece hayırlara vesile olur.
Ülkede, anormallik, şubat ayının ikinci yarısından itibaren, başkan Magafuli’nin ortalardan kaybolmasıyla başladı. 2-3 hafta boyunca hiçbir yerde görülmeyen ve hakkında hiçbir açıklama yapılmayan başkanın sağlığıyla ilgili dedikodular içerde ve dışarda arttı. Bazı kaynaklar başkanın komşu Kenya’da Covid-19 tedavisi gördüğünü ileri sürdüler. Ülkeyi, can güvenliği nedeniyle, birkaç ay önce uğradığı silahlı saldırı sonrasında terketmek zorunda kalan muhalefet lideri Tundu Lissu, halen ikamet ettiği Belçika’dan, başkan Magafuli’nin virüse yakalandığı iddiasını ısrarla tekrarladı. Covid-19 nedeniyle son bir yıl içinde, 3 milletvekili, 2 bakan ve Zanzibar cumhurbaşkanı yardımcısının hayatlarını kaybetmeleri de, başkanın virüsten öldüğü dedikodularının hızla yayılmasında etkili oldu. Öte yandan, başkanın virüsle mücadele yöntemi sadece ülke içi itiraz ve şikayetler ile sınırlı kalmadı; komşu ülkeleri de tedbir almaya yöneltti. Kenya ve Zambiya, saatli bombaya dönüşen Tanzanya sınırını kapatmayı kararlaştırır iken, İngiltere, Fransa ve Belçika Darüsselam çıkışlı yolcuların ülkelerine girişlerini yasakladı.
Başkan Magafuli’nin ölümüyle, Afrika kıtası, covid-19 virüsüne ikinci VİP kurbanını vermiş oldu: Geçtiğimiz yıl haziran ayında, Burundi devlet başkanı Pierre Nkurunziza, koltuğunu seçimleri kazanan halefine devretme imkanı bulamadan, 56 yaşında, virüse yenik düştü. Adıgeçenin de pandemi ile mücadelede Tanzanya gibi bilimin dışına çıktığını, ikazlara rağmen futbol ligi karşılaşmalarını bir türlü zamanında askıya almadığını, öncülük ettiği vahim hataların bedelinin, kendisi ve Burundi halkı tarafından ağır biçimde ödendiğini biliyoruz.
Tanzanya anayasası uyarınca, ülkeyi 2025 yılı sonuna kadar devlet başkanı yardımcısı bayan Samia Suluhu Hassan yönetecek. Zanzibar’lı yeni başkan üniversiteyi İngiltere’de bitirmiş, Dünya Gıda Programı’nda görev yapmış, 2000 yılından bugüne kamuda çeşitli hizmetlerde bulunmuş, Zanzibar’da çalışma bakanı olmuş ve son defa, 2015 yılında, müteveffa John Magafuli’nin başkan yardımcılığı görevine getirilmiş. Magafuli-Hassan ikilisinin ekim 2020 seçimlerini kazanmaları neticesinde bayan Hassan koltuğunu korumuş, başkanın vefatı sonrasında ise geçtiğimiz haftadan itibaren başkanlık görevini üstlenmiştir (Böylece Afrika’da bayan devlet başkanı sayısı ikiye yükselmiştir).
Tanzanya’daki gelişmeleri, Afrika genel müdürü görevimden bu yana, (2009-2012) izlemeye gayret ediyorum. 60 milyon nüfuslu, yarıya yakını müslüman bu ülkede seçimler zamanında yapılır, muhalefet partileri faaldir, etnik gruplar arasında uyum mevcuttur, müslüman ve hristiyanlar genellikle iyi geçinirler, askerler darbe yapmaz. Bununla birlikte, John Magafuli döneminde, muhalefete ve basına yönelik baskılar maalesef artmış, nitekim muhalefet lideri Lissu ülkeden kaçmak durumunda kalmıştır. Müteveffa başkanın, yolsuzluklara karşı başarılı mücadelesiyle, çalışkanlığıyla, açık sözlü üslubuyla halk arasında rağbet görürken, muhalefete ve basına karşı sergilediği sert tutumuyla da, içerde ve dışarda eleştiri oklarının hedefi haline dönüştüğü sır değil.
Zanzibar’lı müslüman kadın başkanın işi hayli zor gözükmektedir. Müteveffa başkanın iki büyük yanlışından geri dönülmesi, hatalı politikalarda ısrar edilmemesi hayati önem taşımaktadır. Öte yandan, bağımsızlıktan bu yana ülkeyi yöneten, siyasi yelpazenin mutlak hakimi iktidar partisinin (CCM) desteğini kazanması da bir diğer mecburiyettir.
John Magafuli, Covid-19 gerçeğini görmezden gelmiş, halk sağlığı için zorunlu tedbirleri uygulamaya koymamış, DST’nın işbirliğini reddetmiş, velhasıl binlerce insanın hastalanmasına ve ölmesine sebep olmuştur. Bu açıdan yeni başkanın, komşu ülkeler ile uyum halinde ve DST’nın desteğini arkasına almak suretiyle tüm sağlık tedbirlerini ivedilikle hayata geçirmesi aciliyet arz etmektedir. Kadın başkanın, DST önderliğinde, Afrika ülkelerine yönelik Covid-19 aşı kampanyası programına (COVAC AMC) da gecikmeden dahil olması, bilimin ve aklı-selimin gereğidir. Öte yandan, özellikle seçim döneminde, muhalefet ve basın üzerinde artan baskılara son verilmesi, demokrasinin olmazsa olmazları, muhalefet ve basının özgür biçimde hareket edebilmeleri, yeni Darüsselam yönetiminden beklenen acil icraat arasındadır. Söz konusu makul adımların ivedilikle atılması durumunda, Cumhurbaşkanı Samia Hulusu Hassan’ın, Serengeti Milli Parkı ile hepimizin tanıdığı güzel ülkesinin son yıllarda sarsılan imajını kısa vadede yukarı çekeceğine inanıyoruz.
Tanzanya’nın ticari merkezi ve eski başkenti Darüsselam’ı 10 sene kadar önce görmüş, pırpır uçakla Zanzibar adasına geçmiş, balayı turizmi ile öne çıkan ilginç adanın devlet ricali ile görüşme imkanı bulmuş idim. Bir buçuk milyon nüfuslu, tamamı müslüman adanın kendi parlamentosu, kabinesi ve devlet başkanı mevcut. İngilizlerden kazanılan bağımsızlık sonrasında, 1964 yılında, ana karadaki Tanganika Cumhuriyeti ile birleşme anlaşması imzalanması neticesinde, Tanzanya adıyla yeni birleşik devletin ortaya çıkması mümkün olmuş. Cumhurbaşkanı Samia Hulusu Hassan’ın başarılı icraatının Zanzibar’a da olumlu biçimde yansıyacağına inanıyoruz.