Güney Kafkasya’da Barış Arayışı: Ermenistan ve Azerbaycan Anlaşmaya Yaklaşabilir mi?

PAYLAŞ

İkinci Karabağ Savaşı’nı bitiren ve Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya liderleri arasında imzalanan ateşkes bildirisinin üzerinden dört yıldan fazla bir süre geçti. Bu süre zarfında hem Güney Kafkasya’da hem de dünyada birçok jeopolitik değişim yaşandı.

Azerbaycan, Eylül 2023’te Karabağ’da gerçekleştirdiği antiterör operasyonuyla ayrılıkçı Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’nin varlığına son verdi. Ayrıca, 2020’de imzalanan ateşkes bildirisinin ardından Karabağ’a konuşlanan Rus barış güçleri de geçtiğimiz yıl bölgeden ayrıldı. Böylece Azerbaycan, tarihinde ilk kez topraklarında hiçbir yabancı gücün bulunmadığı bir döneme girmiş oldu.

İkinci Karabağ Savaşı’nın ardından Azerbaycan ve Ermenistan arasında barış anlaşmasının imzalanması yönünde çeşitli adımlar atıldı. İki ülkenin yetkilileri farklı platformlarda bir araya gelerek barış sürecinde önemli ilerlemeler kaydetti.

Şu anda üzerinde çalışılan barış anlaşması taslağı toplam 17 maddeden oluşuyor. Tarafların açıklamalarına göre, bu maddelerden 15’i üzerinde uzlaşmaya varılmış durumda.

Henüz mutabakata varılamayan iki madde ise şunlardır: Birincisi, tarafların birbirlerine karşı uluslararası mahkemelerde açtıkları davalardan feragat etmesi; ikincisi ise Ermenistan ve Azerbaycan sınırına üçüncü bir ülkenin temsilcilerinin konuşlandırılmamasıdır.

Azerbaycan ve Ermenistan, hem Uluslararası Adalet Divanı (ICJ) hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdinde birbirlerine karşı dava açmış durumda. Bu davalar halen devam etmekte olup, henüz nihai bir karar verilmiş değil.

Şu anda Ermenistan’da bulunan ve Azerbaycan–Ermenistan sınırını gözlemleyen Avrupa Birliği İzleme Misyonu (EUMA), Azerbaycan tarafınca barış anlaşmasının imzalanmasının önündeki engellerden biri olarak görülüyor. İlk olarak 2022 yılında Prag’da Azerbaycan, Ermenistan, Avrupa Konseyi eski başkanı Charles Michel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron arasında varılan anlaşma çerçevesinde  40 sivil kişiden oluşan AB Ermenistan Gözlem Misyonu (EUMCAP) iki aylığına Ermenistan-Azerbaycan sınırına konuşlandırıldı. O dönemde, Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel’in arabuluculuğuyla Azerbaycan ve Ermenistan arasında bir barış anlaşmasının imzalanması olasılığı yüksek görüldüğünden, Azerbaycan misyonun geçici olarak görev yapmasına itiraz etmedi; ancak sınırın kendi tarafında konuşlandırılmasını kabul etmedi.

Daha sonra ilk aşamada katılımcı sayısı dar tutulan Misyon genişletilerek iki yıllık Sivil Gözetim Misyonu’na dönüştürüldü ve 2025 yılının Ocak ayında misyonun 2027’ye kadar Ermenistan’da kalmasına karar verildi.

Azerbaycan, Avrupa Birliği Gözlem Misyonu’nun varlığından duyduğu rahatsızlığı sık sık dile getiriyor. Bakü’ye göre, AB Misyonu adına hareket eden bazı Avrupa ülkeleri Ermenistan’da kendi stratejik planlarını uyguluyorlar.

Aralık 2024’te Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, AB Gözlem Misyonu’nu eleştirerek, bunun Ermenistan-Azerbaycan sınırında NATO altyapısının kurulmasına zemin hazırlayan bir örtü işlevi gördüğünü söyledi.

Aliyev, “Bizimle sınırda sözde Avrupalı gözlemciler kisvesi altında, Ermenistan tarafında NATO altyapısı oluşturuldu.” ifadelerini kullandı.

Öte yandan, Ermenistan ise AB Gözlem Misyonu’nu ülkenin güvenliği açısından önemli bir unsur olarak değerlendiriyor ve Misyon’un Avrupa kurumlarıyla daha yakın bağlar kurmada kilit bir rol oynadığını savunuyor.

Barış anlaşmasının imzalanması için engeller sadece bu iki madde değil. Azerbaycan’ın Ermenistan ile barış anlaşması imzalaması için şartlarından biri Ermenistan Anayasasının değiştirilmesidir.

1995 yılında kabul edilen Ermenistan anayasasındaki sorun anayasanın girişinde Ermenistan’ın bağımsızlık bildirgesine atıfta bulunulmasıdır.

Ermenistan Cumhuriyeti’nin SSCB’den bağımsızlığını resmen ilan eden Bağımsızlık Bildirgesi, 23 Ağustos 1990 tarihinde Ermenistan Yüksek Sovyet’inin ilk oturumunda kabul edilmiştir.

12 maddelik bildirinin giriş kısmında Ermenistan SSC Yüksek Sovyet’i ile Dağlık Karabağ Yürütme Komitesi’nin 1 Aralık 1989 tarihli “Ermenistan SSC ile Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’nin birleştirilmesine ilişkin” ortak kararına dayalı olarak bağımsız Ermenistan Cumhuriyeti’nin hukuki çerçevesi belirlenmiştir.

Bakü bunu Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı toprak iddiası olarak görüyor.

Ermenistan’da birçok kez anayasa değişikliği yapılmasına rağmen, Bağımsızlık Bildirgesi’ndeki Karabağ’ın Ermenistan’a ilhakına ilişkin hükmü içeren maddeler korunmuştur.

1998 yılında Ermenistan Merkez Seçim Komisyonu, anayasadaki bu maddeyi gerekçe göstererek Ermenistan’ın ikinci Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan’ın cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olmasını onayladı.

Ermenistan Anayasası’na göre, cumhurbaşkanlığına aday olabilmek için Ermenistan vatandaşı olmak ve son on yıl boyunca ülkede yaşamış olmak gerekmektedir. Karabağ doğumlu olan Koçaryan, 1997 yılında Ermenistan’a taşındığı için bu iki şartı da karşılamıyordu.

“Ermenistan’ın mevcut anayasası değişmeden kaldığı sürece Ermenistan ile Azerbaycan arasında bir barış anlaşmasının gerçekleşmesi imkânsızdır. Ermenistan’ın bize karşı toprak iddiaları varken biz onlarla barış anlaşması imzalamayız.” – bunu Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev geçtiğimiz yıl TÜRKPA üyesi ülkelerin parlamento başkanlarıyla yaptığı toplantıda söyledi.

Ancak, Ermenistan’da anayasayı değiştirmek göründüğü kadar kolay olmayabilir.

Ermenistan Anayasası’na göre, değişikliklerin kabul edilmesi için kayıtlı seçmenlerin en az yüzde 25’inin (2021 itibarıyla kayıtlı seçmen sayısı 2,6 milyon) ve referanduma katılan seçmenlerin yüzde 50’sinden fazlasının lehte oy kullanması gerekmektedir. Bu da en az 650 bin Ermenistan vatandaşının anayasa değişikliğine “Evet” demesi gerektiği anlamına geliyor.

Bazı siyasi yorumculara göre, Robert Koçaryan ve Serj Sarkisyan dönemlerinde yapılan anayasa değişiklikleri çeşitli usulsüzlüklerle kabul edildi. Bu nedenle halk arasında mevcut anayasaya yönelik güvenin düşük olduğu ifade ediliyor.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, ülkesinin anayasasında Azerbaycan’a yönelik toprak iddialarının bulunduğunu kabul etmese de, yeni anayasanın hazırlanması için çalışmalara başladı. Ermenistan Adalet Bakanı Srbuhi Galyan, yeni anayasanın taslak metninin 2026 parlamento seçimlerinden önce tamamlanması gerektiğini belirtti.

Paşinyan, İkinci Karabağ Savaşı öncesinde de anayasa değişiklikleri üzerinde çalışmalara başlamıştı. Ancak bu süreç, hem COVID-19 pandemisi hem de savaş nedeniyle sekteye uğradı. O dönemde Paşinyan’ın öncelikli hedefi, anayasa değişikliklerini iç politikada reform amacıyla gerçekleştirmekti.

Bazı siyasi yorumculara göre anayasa referandumunun başarısız olması Bakü tarafından Ermenistan’ın toprak iddialarını sürdürdüğü şeklinde yorumlanabilir. Azerbaycanlı yetkililer ise Ermeni halkının, Karabağ’ı Ermenistan’a ilhak etme yönündeki ütopik taleplerine anayasal zeminde son verdiğini açıkça ilan etmesi gerektiğini savunuyorlar.

Azerbaycan, Ermenistan Anayasası’nın yanı sıra bazı resmi belgelerde de değişiklikler yapılmasını talep ediyor. Bu belgelerden biri de Ermenistan’ın Ulusal Güvenlik Stratejisidir.

2020 yılında kabul edilen mevcut strateji belgesinde, Ermenistan’ın “Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’nin garantörü” olduğu ifadesi yer almaktadır. Ancak, Başbakan Nikol Paşinyan, geçtiğimiz yıl Ermenistan’ın toprak bütünlüğünü korumaya yönelik yeni bir stratejiye ihtiyacı olduğunu dile getirdi.

Bu doğrultuda, Ermenistan hükümeti yeni bir Ulusal Güvenlik Stratejisi üzerinde çalışmalara başladı. Güvenlik Konseyi Sekreteri Armen Grigoryan, basına yaptığı açıklamada, yeni stratejinin Gerçek Ermenistan konsepti çerçevesinde şekilleneceğini belirtti.

Barış anlaşmasının imzalanması için Azerbaycan’ın öne sürdüğü bir diğer talep, AGİT Minsk Grubu’nun feshedilmesidir

ABD, Fransa ve Rusya’nın eş başkanlığını yaptıkları Minsk Grubu, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ ihtilafını müzakere yoluyla çözmek ve kalıcı barış sağlamak amacıyla faaliyet göstermiştir. Her ne kadar Minsk Grubu, Ukrayna-Rusya savaşı sonrasında işlevsiz hale gelmiş olsa da, Azerbaycan 2020 Karabağ Savaşı’nın hemen ardından bu gruba artık ihtiyaç duyulmadığını açıklamıştı. İlham Aliyev, Minsk Grubu’nun 28 yıllık varlığı boyunca hiçbir somut sonuç elde edemediğini ve Azerbaycan’ın Karabağ sorununu kendisinin çözdüğünü belirterek grubun mevcudiyetinin korunmasını sert bir şekilde eleştirmişti.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan’ın Minsk Grubu’nun devamında ısrar etmesi halinde bunu toprak iddialarının sürdüğü şeklinde yorumlayacaklarını ifade etti.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Azerbaycan’ın barışa gerçek anlamda bağlı olması ve Ermenistan’a yönelik toprak iddialarında bulunmaması şartıyla Minsk Grubu’nun feshedilmesine hazır olduklarını belirtti. Ancak Ermenistan’daki muhalefet, Paşinyan’ın bu tutumuna karşı çıkıyor. Eski Cumhurbaşkanı  Robert Koçaryan, Minsk Grubu’nun ne pahasına olursa olsun korunması gerektiğini savunarak gelecekte böyle bir formatın yeniden oluşturulmasının imkansız olacağını dile getirdi.

Barış anlaşması için atılan adımlar zaman zaman tıkanma noktasına gelse de, müzakereler devam etmekte ve bazı olumlu gelişmeler yaşanmaktadır.

Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki sınır belirleme komisyonlarının çalışmaları sonucunda, 1990’ların başında Ermenistan tarafından işgal edilen Azerbaycan’ın Gazah rayonundaki dört köy 2024 yılında Azerbaycan’a geri verildi.

Yapılan çalışmalar sonucunda, Azerbaycan’ın Gazah rayonu ile Ermenistan’ın Tavuş vilayeti arasındaki sınırın 12 kilometrelik kısmı belirlenmiş oldu.

Bu süreç Ermenistan’da protestolara neden olsa da, her iki ülkenin parlamentoları sınır belirleme belgesini onayladı. Bu belge, Azerbaycan ve Ermenistan arasında bağımsızlıklarından bu yana iki taraflı olarak imzalanan ilk resmi belge olma özelliğini taşıyor.

Azerbaycan ve Ermenistan sınır belirleme komisyonları, bu yılın başında ortak sınırlarının kuzey kesiminden başlayarak güneye doğru sınır belirleme çalışmalarına devam etme kararı aldı.

İkinci Karabağ Savaşından sonra Azerbaycan ve Ermenistan arasında barış süreci, bir dizi hatalı değerlendirme ve bölgedeki jeopolitik gelişmeler nedeniyle zor süreçten geçti. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşı, Batı ile Rusya arasındaki çatışma, sürecin seyrini etkileyen önemli faktörlerden biri oldu. Taraflar, süreç boyunca ikili görüşmeler yapmayı sürdürdüler; ancak dünya çapında yaşanan politik değişiklikler, her iki ülkenin kararlarını etkileyebilir.

Ukrayna savaşının ardından Rusya, Azerbaycan-Ermenistan barış sürecine etkili bir şekilde müdahil olamadı. Ancak, ABD’de Donald Trump’ın yeniden iktidara gelmesiyle birlikte Rusya’nın sürece dahil olması ve daha etkin bir rol oynaması ihtimali gündeme gelebilir. Azerbaycan ise şu anda acele etmiyor ve barış anlaşması imzalamak için Ermenistan’ın kalıcı barışı sağlayacak adımları atmasını ve gerekli düzenlemeleri yapmasını bekliyor. Azerbaycan, Ermenistan’ın barışa daha çok ihtiyaç duyduğunu ve eğer Azerbaycan ile bir barış anlaşması imzalanmazsa, bölgedeki ekonomik projelerde geri kalacağını belirtiyor.

Barış anlaşması imzalanması için Ermenistan’ın anayasasında yapılacak değişiklikler, taraflar arasındaki uluslararası davaların çözülmesi, AB Gözlem Misyonu’nun durumu ve Minsk Grubu’nun rolü gibi önemli konuların netleşmesi gerekecek. Barış anlaşması sadece siyasi bir belge değil, aynı zamanda halklar arasında güven inşa etme anlamına geliyor. Bu güvenin sağlanması, her iki hükümetin de cesur ve kararlı adımlar atmasını gerektiriyor.

İlgili Yazılar