KIBRIS: YENİ UMUT; YENİ HAYAL

PAYLAŞ

Ekonomik sıkıntılar ve ardından yaşanan korkunç deprem felaketi Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kamuoyunun gündeminin ilk sırasını oluşturuyor. Bu ortamda, Kıbrıs sorununun geleceği açısından önem taşıyan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Başkanlık seçimleri radarımızda pek yer almadı.

Çok kısa bir hatırlatma yapacak olursak, GKRY Başkanlık seçiminin 5 Şubat 2022’de gerçekleşen ilk turunda 14 aday yarıştı. Bu adaylardan Demokratik Parti (DİKO) Sosyal Demokrasi Hareketi (EDEK), ile Demokratik Birlik ve Dayanışma Partisi (DIPA) tarafından desteklenen eski Dışişleri Bakanlarından Bağımsız Nikos Hristodoulides, toplam oyların %32.04’ünü,   Halkın İlerici Partisi AKEL’in desteklediği Bağımsız Andreas Mavroyanis ise % 29,59’unu alarak ikinci tura kaldı. Merkez sağ Demokratik Seferberlik (DISY) adayı  Averof Neofytou, ise %26 ,11 ile kendisine üçüncü sırada yer buldu.

12 Şubat’taki ikinci turda ise Nikos Hristodoulides, %51,97 oy oranı ile seçimleri önde bitirdi. Hristodoulides, 28 Şubat 2023 Salı günü yemin edecek ve devir-teslim töreninin ardından, 1 Mart Çarşamba günü görevine resmen başlayacak.

Hristodulidis, seçim beyannamesinde, Kıbrıs sorununun iki tarafın anlaşması çerçevesinde çözümüne gayret edeceğini vurgulamıştı. Bu amaçla, Avrupa Birliği Konseyi’nin, Kıbrıs sorununun çözümü ile Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri ve Türk “saldırganlığı” arasında bağ kuran ve bu konuların çözümü için uğraşacak güçlü bir ismin atanmasını öngören bir karar üretmesi hususunda çaba göstereceğini vadetmişti. Başka bir deyişle, Çözüm, AB müktesebatının tüm adada uygulanmasını içerecek, Kıbrıs Cumhuriyeti ada Türklerinin haklarını içerecek anayasal değişiklikle aynen devam edecek, böylece “özel statülü” bir Kıbrıs Türk azınlığı yaratılacak. Türklerin toplumsal hakları göz ardı edilerek, kişisel haklar ve özgürlükler temeline dayandırılacaktır. Yine bu önerilere göre, yerleşikler Türkiye’ye geri gönderilecekler. Ayrıca garantörlük tamamıyla kaldırılacak ve Türk askeri adadan ayrılacak.

Hristodulidis’in bu vaadleri, GKRY Dışişleri Bakanı olarak katıldığı zamanın KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum karşıtı Nikos Anastasiadis arasında 2017 yılında Crans Montana’da yapılan ve başarısızlıkla sonuçlanan Doruk Toplantısındaki Rum tutumuyla örtüşmekte. Crans Montana ’da kendilerine sunulan federal çözüm parametrelerini kabul etmeyerek, sorunun anlaşmalara dayalı çözümünü engelleyen ekipten olan Hristodulidis’in, şimdi olumlu bir sürece girme şansı bulunmaktadır ki, bunda da Ada’daki fiili durumu kabullenerek de jure bir çözüme yanaşmasıdır.

2017’deki başarısızlıktan bu yana köprünün altından çok sular geçmiştir. KKTC Cumhurbaşkanı Tatar artık Kıbrıs’ta federal bir çözümden değil, iki devletten yana bir tutum sergilemektedir. Görünen odur ki, Türk tarafı siyasi eşitliği ile iki devletli çözüm üzerinde ısrarcıdır. Rum tarafının şu andaki yaklaşımı Kıbrıs Türklerinin onlarca yıldır süren mücadelerinin “osmosis” yöntemiyle başarısızlıkla sona ermesi sonucuna yol açacak ve Ada’daki Türklerin eriyip gidecekleri bir yönteme mahkum edecektir. Buna da herhalde ne Kıbrıs Türkleri ne de Türkiye razı olacaktır.

Müzakerelerin tarihi Rum tarafının çözümü engelleyen hatalarıyla doludur. Bu hataların örnekleri, eski Başkanlardan Glafkos Kliridis ve Dışişleri Bakanlarından Nikos Rolandis dahil bazı Rum yetkililerin açıklamalarından görülmektedir. Hristodulidis’in önünde geçmiş hataları tekrarlayarak sorunun çözümünü engelleyen değil, tarihe  kalıcı barışı sağlayan bir lider olarak geçmesi imkanı bulunmaktadır. Genç Başkanın (49) seçimini çözümden yana kullanması, sadece Kıbrıs açısından değil, başta Türkiye ile Yunanistan olmak üzere bölgedeki ilişki ve dengeleri olumlu etkileyecektir.

Ne var ki yılların deneyimi, bu dileğin gerçekleşebilmesinin, maalesef, bir hayalden öte olamayacağı endişesini galebe çalmaktadır.

İlgili Yazılar
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir