24 Aralık 2021 tarihinde yapılması öngörülen Libya başkanlık ve parlamento seçimlerinin, anayasa, seçim yasası ve başkanlık adayları üzerinde taraflar arasında uzlaşma sağlanamaması ve güvenlik endişeleri nedeniyle Yüksek Seçim Komitesi tarafından ertelendiğinin açıklandığı 22 Aralık gününden bu yana süreçte kayda değer bir ilerleme sağlanamamıştır. Yüksek Seçim Komitesi seçimlerin 24 Ocak 2022 tarihine ertelenmesini önermişti. Ancak, Trablus’da konuşlu Devlet Yüksek Konseyi (DYK)/Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) ile Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi (TM)/General Hafter güçlerinin öncülüğündeki iki başat taraf arasında yukarda belirtilen üç temel konuda bugüne kadar bir mutabakat oluşmamıştır.
Başkanlık seçimi için 100 kadar aday ortaya çıkmıştı. Bunların önde gelenleri arasında UBH’nin Başbakanı Dibeybe, General Hafter’in siyasi müttefiki TM başkanı Akile Salih, General Hafter, (2018-2021 yılları arasında işlevsel olan) Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin İçişleri Bakanı Fethi Başağa ve Muammer Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam Kaddafi bulunmaktaydı. Ancak, taraflar birbirlerinin adaylarına itiraz etmişler, her iki taraf da Seyfülislam’ın adaylığının kabul edilemez olduğunu kesin bir dille belirtmişti.
Türkiye seçimlerin geçiş sürecinde önemli bir dönüm noktası olduğunu ve gerçekleştirilmesini desteklediğini açıklamıştır. Dışişleri Bakanlığınca 24 Aralık 2021 günü yapılan açıklamada, ana hatları itibariyle, Libya’da birlik ve bütünlüğün sağlanması bakımından seçimlerin adil, muteber ve bağımsız olarak yapılması, sonuçlarının Libya’daki tüm kesimlerce tanınması ve seçilecek yönetimin ülkenin tamamında yetkilerini kullanabilmesinin gerektiğine işaret edilmiştir. Açıklamada, ateşkesin ve sükunetin tesisinde, siyasi sürecin ilerletilmesinde kilit rol oynayan Türkiye’nin, seçimlerin Libya Siyasi Anlaşması uyarınca ilgili tüm kurumların mutabakatıyla, mümkün olan en geniş uzlaşıyla belirlenmiş sağlıklı bir yasal zeminde gerçekleştirilmesine olan desteği vurgulanmıştır. Öte yandan, ABD, Fransa, İngiltere, Almanya ve İtalya yaptıkları ortak açıklamayla ertelenen başkanlık ve parlamento seçimlerinin geciktirilmeden yapılması ve bu çerçevede yeni bir seçim takviminin belirlenmesi çağrısında bulunmuştur. BM Genel Sekreteri’nin Libya Özel Danışmanı/UNSMIL Temsilcisi Stephanie Williams ertelenen seçimlerin önündeki zorlukların suiistimal edilmemesi gerektiğini, kapsayıcı, özgür, adil, barışçıl ve güvenilir seçimler için gerekli koşulların oluşturulmasının önemini vurgulamıştır. Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Borrel de seçimler için mümkün olan en yakın zamanda yeni bir plan ve takvim hazırlanması çağrısına katılmıştır.
ERTELEME KARARI SONRASI GELİŞMELER, TEMAS VE GİRİŞİMLER:
Seçimlerin ertelenmesi kararı üzerine UBH’nin hukuki durumu konusunda ihtilaf ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda, Hafter ve TM, UBH’nin görevinin sona ermesi ve geçici yeni bir hükümet oluşturulması gerektiğini savunmuşlardır. Başbakan Dibeybe ise seçimler gerçekleştikten sonra yeni bir hükümet kurulana dek UBH’nin görevini sürdüreceğini açıklamış, 24 Aralık’da seçimlerin yapılacağı varsayımıyla görevini yardımcısı Ebu Cenah’a devretmiş olmasına karşın 30 Aralık’da tekrar Başbakanlığı devraldığını ilan etmiştir. İngiltere’nin Trablus Büyükelçiliği 24 Aralık günü yaptığı açıklamada, Libya Siyasi Diyalog Forumu’nca (Kasım 2020’de) kabul edilmiş olan yol haritası bağlamında İngiltere’nin UBH’yi tanımaya devam edeceğini belirtmiştir. Bu açıklmaya tepki gösteren Hafter yanlısı TM Büyükelçi’nin “istenmeyen kişi” ilan edilmesini talep etmiş, ancak bu talep tavsiyenin ötesine geçmemiştir. Taraflar arasında oluşan gerginlik bağlamında Trablus’da gözlenen askeri hareketlilik ülkenin yeniden çatışma ortamına sürüklenebileceği endişesine neden olmuştur. Bugün itibariyle sağduyunun egemen olması ve ülkede yeniden bir iç savaş ortamının yaratılmaması memnuniyet vericidir. Ancak, siyasi/askeri ortamın kırılganlığı gözardı edilmeden böyle bir olasılığa meydan vermemek için uluslararası kuruluşların ve ilgili ülkelerin samimi çaba göstermeleri önem taşımaktadır.
İttifakların ve husumetlerin kolayca yer değiştirebildiği bir coğrafyada yer alan Libya’da bu tür “siyasi hareketler” görülmüştür. Bir süre önce birbirleriyle savaşan tarafların bir araya gelerek temas ettikleri gözlenmiştir. Nitekim, eski İçişleri Bakanı Fethi Başağa ile Hafter seçimlerin yapılması öngörülen 24 Aralık’dan üç gün önce Bingazi’de görüşmüşlerdir. Bu görüşmede, UBH’nin meşruiyetinin kalmadığı gibi konularda görüş birliği oluştuğu anlaşılmıştır.
Günümüze yaklaşıldığında Libya’daki gelişmelerin muhtelif üst düzey temaslarda ele alındığı gözlenmektedir. ABD ve Fransa Dışişleri Bakanları Blinken ile Le Drian 16 Ocak 2022 günü gerçekleştirdikleri telefon görüşmesinde Libya’da “demokratik süreci” geliştirmenin yolları üzerinde görüş teatisinde bulunmuşlardır. ABD Dışişleri’nden yapılan açıklamada, görüşmenin içeriğine dair ayrıntı verilmemekle birlikte bu iki ülkenin İngiltere, Almanya ve İtalya ile birlikte yaptıkları ortak açıklamadaki mutabakat çerçevesinde, Libya’da istikrarı ve seçim sürecini şiddet ve şiddete başvurma tehdidiyle baltalamaya kalkanların eylemlerinden “sorumlu tutulacakları” vurgulanmıştır. Oysa bilindiği gibi, ABD, İngiltere, Almanya ve İtalya ile birlikte UBH’nin yanında dururken Fransa, Rusya, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri TM/Hafter tarafını desteklemişlerdir.
Öte yandan, Mısır Dışişleri Bakanı Shoukry ile Cezayirli mevkidaşı Lamamra 16 Aralık’da Kahire’de yaptıkları görüşmede, uluslararası toplumun Libya’daki krizi sonlandırmak için “Libyalılararası” bir çözüm sürecini desteklemesi ve Libya’nın içişlerine yabancıların müdahelelerinin durdurulması yönünde çalışması gerektiğini belirtmişlerdir. İki Bakan’ın tüm yabancı güçlerin, paralı askerlerin ve savaşçıların Libya’dan çekilmesi gerektiğini vurguladıkları Cezayir Dışişlerince açıklanmıştır.
BM Genel Sekreteri’nin Libya Özel Temsilcisi Williams da 15 Ocak’da sırasıyla Kahire ve Ankara’yı ziyaret etmiştir. Bu yazının kaleme alındığı 17 Ocak günü ise Moskova’da Dışişleri Bakan Yardımcısı Ryabkov’la görüşme yapması planlanmıştır. Williams Kahire’de, Mısırlı yetkililer ve Arap Ligi temsilcileriyle görüşmüştür. Libya’daki gelişmeler ve seçim sürecinin ele alındığı temaslardan sonra Williams Ankara’ya geçerek, Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Önal’la görüşmüştür. Anadolu Ajansı’na değerlendirmelerde bulunan Özel Temsilci, Türkiye’nin Libyalıları biraraya getirme çabalarında BM’ye katkıda bulunduğunu söylemiş; Kasım 2020’de Libya Siyasi Diyalog Forumu’nca hazırlanan seçim yol haritası bağlamında bir komite oluşturulduğunu, bu komitenin ülke genelinde temaslar yaptığını ve önerileriyle birlikte hazırlayacağı raporu 25 Ocak’ta parlamentoya sunmasının öngörüldüğünü belirtmiştir. Kendisinin de Libya’yı Batıdan Doğuya katederek birçok şahsiyetle ve halk temsilcisiyle görüştüğünü, seçimlerin devamı için anayasal zemine ihtiyaç olduğunu söyleyenler olduğu gibi anayasa taslağının referanduma sunulmasını isteyenlerin olduğunu, bazı kişilerin de doğrudan seçime gitmek için başkan adayları listesinin yargı denetimine tabi tutulmasını arzu ettiklerini belirtmiştir. Tek bir baskın görüş olmadığını söyleyen Williams, BM olarak siyasi sürece dahil olduklarını, Libya’nın demokratik olarak seçilmiş, güvenliği sağlayacak, ülke sınırlarını güvence altına alacak, halka hizmet götürecek kurumlara gereksinimi olduğunu ifade etmiştir. Libya Siyasi Diyalog Forumu’nun yol haritası çerçevesinde 2022 Haziran ayı sonuna kadar seçimlerin yapılması gerektiğini, önceliğin ulusal uzlaşı olduğunu, tüm tarafları ve yetkili kurumları ulusal uzlaşının sağlanması hususunda teşvik ettiklerini, BM olarak ulusal uzlaşı, seçim süreci, askeri ve ekonomik bütünleşme yolunda taraflara eşlik edeceklerini vurgulamıştır. Çarenin yeni bir geçici hükümet kurulması olmadığını söyleyen Williams çarenin seçilmiş bir hükümet ve başkan, güçlü bir anayasal ve yasal temele sahip sağlam bir siyasi ufuk olduğunu kaydetmiştir. Öte yandan, 12 Ocak’da CNN’de yayınlanan mülakatında Williams, seçim yol haritası için Haziran 2022’nin son nokta olacağını, bu tarih aşıldığı takdirde Libya’nın “siyasi boşluğa” düşeceğini dile getirmişti.
SONUÇ:
Sonuç olarak, Ankara Politikalar Merkezi’nin web sayfasında 27 Aralık 2021 tarihli “Libya: Belirsizlikten Kaos’a mı?” başlıklı yazımda da belirttiğim üzere, Libya’da kısa vadede tarafların anayasa, seçim yasası ve başkan adayları üzerinde uzlaşı sağlamaları kolay olmayacaktır. Bu konularda ulusal mutabakat olmadan adil, muteber ve şeffaf seçimlerin gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Tabiatıyla ABD, Rusya, Fransa, İtalya gibi etkili aktörlerin ve BM, AB gibi uluslararası kuruluşların seçime imkan sağlayacak yukarda değindiğim hususlarda ulusal uzlaşma sağlanması yönünde hangi ölçüde samimi ve yapıcı tutum içinde olacakları soru işaretidir. Zira, Libya’nın zengin doğal kaynakları üzerindeki çıkar yarışı, söz konusu uluslararası aktörlerin, Libya halkının esenliğinin ve ülkede kalıcı barış ve huzurun sağlanması istikametinde samimi ve yapıcı adımlar atmalarının önündeki asal caydırıcı unsurdur.
Libya’nın toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin, dost ve kardeş Libya halkının güvenliğinin sağlanması içten arzumuzdur. Bu çerçevede, siyasi, ekonomik boyutlu ve güvenliğe ilişkin ulusal çıkarlarımız bağlamında, Libya’daki tüm taraflarla ve uluslararası aktörler ve kuruluşlarla diyalog kanallarımızın açık tutulması, ülkede kalıcı barış ve istikrarın tesisi yönünde gerekli telkin ve girişimlerimizin sürdürülmesi yararlı olacaktır.