2021 YILI DA AFRİKA’YA ŞANS GETİRMEDİ

PAYLAŞ

2021 yılı sonunda Afrika kıtasının sorunları devam ediyor. Siyasi istikrarsızlık veya etnik/dinsel çekişmelerden ötürü karmaşa yaşayan ülkelerin durumlarında bir düzelme göremedik. Cihatçı tehditlere maruz kalan Somali ve Sahel ülkelerinde barış ve istikrar umutları henüz görülmüyor. Yıl içinde, Sahel bölgesinde darbe, darbe içi darbe ve anayasal düzenden sapmalara şahit olduk. Trump ertesinde, ABD yönetiminin, Sudan ve Etiyopya üzerinden, Afrika’nın sorunlarına ilgi göstermeye başlaması olumlu karşılandı. Çin Afrika’da yükselen konumunu koruyor, Rusya kıtada etki alanını genişletmeye gayret ederken, Sahel’de Fransa’ya yönelik muhalefetin  güçlendiği dikkat çekiyor.

 

Güney Sudan ve Orta Afrika Cumhuriyeti’nde 2013 yılında yaşanan iç savaşın etkileri siyasi istikrarsızlık biçiminde devam ediyor. Afrika Boynuzu’nun güçlü ülkesi Etiyopya’nın iç savaş halindeki ülkeler sınıfına dahil olması, hem bölgeyi, hem kıtayı, hem de batı dünyasını derinden tedirgin etti. Demokratik Kongo Cumhuriyeti, ülkenin doğusunda, silahlı gurupların hız kesmeyen saldırılarını durdurabilmek amacıyla bölgede sıkıyönetim ilan etti ve asker valiler atadı. Komşu Uganda ordusu bu amaçla Kinşasa’ya yardımcı oluyor. Libya’da, uluslararası toplumun baskısıyla, gerekli yasal altyapı ve sosyal zemin hazırlanmadan, 24 aralık tarihinde düzenlenmesi kararlaştırılan seçimler ertelendi. Libya ufuklarında henüz siyasi birlik, istikrar ve sosyal barış görünmüyor.

 

15 yıldır Al – Şabap’ın saldırılarına maruz kalan Somali yönetimleri, 20 bin Afrika’lı askerden oluşan barış gücünün (AMİSOM) desteğine rağmen, ülkede güven ortamını bir türlü tesis edemedi. Ülkenin birliği ve bütünlüğü 1991 yılından günümüze sağlanamadı. 2021 yılında geciktirilen seçimlerin gelecek yıl yapılması yönünde gayret sarfediliyor. Sahel ülkeleri (Mali, Nijer, Çad ve Burkina Faso) üzerinde cihatçı terör örgütlerinin oluşturduğu güvenlik tehditleri yıl içinde daha da arttı. 14 bin kişilik barış gücü (MİNUSMA), Fransız müdahele gücü, Avrupa Birliği görev gücü (TAKUBA), Sahel ülkeleri ortak ordusu (G5Sahel) ve milli orduların gayretlerine rağmen cihatçı saldırılar durdurulamıyor, ölen sivil ve askerlerin sayısı yükselmeye devam ediyor. Cihatçı guruplar artık Fildişi Sahili sınırına eriştiler. 2002 yılından bugüne Nijerya’nın başını ağrıtan islamcı Boko Haram hala saldırıyor; cihatçı grubu örnek alan adi haydut çeteleri de fidye amacıyla sivilleri kaçırıyor.

 

Cihatçı teröre karşı yegane olumlu gelişme Mozambik’in Cabo Delgado bölgesinde meydana geldi. Büyük enerji yatırımları çeken bölgeye, 2017 yılından itibaren üşüşen cihatçı çetelere karşı mücadelede, bölge ülkeleri ve özellikle  Ruanda’nın yolladığı askerler sayesinde, nihayet netice alındı; işgal altındaki şehirler geçtiğimiz aylarda kurtarıldı.

 

Kıtada 2021 yılı, askeri darbeler açısından, hayli bereketli geçti. Yıl içinde, Sahra-Sahel kuşağında, farklı mahiyetlerde 4 darbe meydana geldi. 2020 yılında Mali’de darbe yapan askerler, 2021 yazında “darbe içinde darbe”ye başvurarak geçici yönetimin sivil cumhurbaşkanı ve başbakanını görevden uzaklaştırdılar. Bu şekilde, 2022 başlarında düzenlenmesi öngörülen seçimlerin öncesinde yönetimdeki sivilleri iyice sindirdiler. Darbeciler, son defa, Fransa ve ABD’nin, ciddi itiraz ve uyarılarına karşın, Rus Wagner milislerini Mali’ye davet ederek batılı ülkelere meydan okudular.

 

Gine’de (Konakri), 83 yaşındaki cumhurbaşkanı Alpha Conde’nin, içerde ve dışarıda sergilenen güçlü itirazlara karşın, baskı yöntemleriyle, anayasada değişikliğe giderek, 3. dönem için seçimlere katılması, koltuğunu ilelebet bırakmayacağı mesajı vermesi, bu batı Afrika ülkesinde darbeye yol açtı. Arkalarında halk desteği bulunmasının, Mali ve Gine darbelerini, diğerlerinden ayrıştırdığına dikkat çekelim. Ancak bölgesel örgüt ECOWAS ve Afrika Birliği, her iki ülkenin darbeci yöneticileri üzerinde, baskı ve yaptırımlarını sürdürüyor.

 

2021 yılında, Sudan’da da, “darbe içinde darbe” meydana geldi. 2019 yılında, sokağın gücüyle Ömer El-Beşir’in iktidardan indirilmesi ertesinde, sivil ve askerlerin, 3 yıl içinde serbest seçimler düzenlemek üzere, birlikte oluşturdukları karma yönetimin sivil bakanları ekim ayında tutuklandılar. Uluslararası toplumun tepki ve baskıları neticesinde geri adım atan askerler, sivil başbakan Abdalla Hamdok’a koltuğunu bir ay sonra  iade ettiler. Ancak başbakanın askerlerle yeniden masaya oturması sokak tarafından uygun görülmedi. Diktatör El-Beşir’i deviren halk kitleleri, can kayıplarına rağmen, “şeytanla anlaşma yapılmaz” diyerek askerlerin yönetimden ayrılması amacıyla protestolarını kararlılıkla sürdürürüyorlar. Bakalım tehlikeli bilek güreşini hangi taraf kazanır ?

 

Çad’da, nisan ayında düzenlenen seçimleri, 30 yıldır ülkeyi yöneten mareşal İdris Deby İtno kolaylıkla kazandı. O günlerde, başkent Encemine istikametinde saldırıya geçen Libya’da konuşlanmış muhalif silahlı güçler (FACT) Çad ordusu tarafından durduruldu, geri püskürtüldü. Ancak mareşalin cephede yaralanarak hayatını kaybetmesi üzerine, 38 yaşındaki oğlu, 4 yıldızlı general Mahamat İdris Deby başkanlığındaki Askeri Geçiş Konseyi, 18 ay süreyle yönetime el koydu. Sahra-Sahel kuşağında cihatçı gruplara karşı 2013 yılından günümüze sürdürülen ortak mücadelede en etkili milli ordu kabul edilen Çad Silahlı Kuvvetlerinin, hükümeti ve parlamentoyu lağvetmesi karşısında, batılı ülkeler ve Afrika Birliği, bu kıymetli müttefiği kaybetmemek amacıyla, gözlerini kapamayı ve seslerini fazla çıkarmamayı tercih ettiler.

 

2021 yılı sonlarında Afrika’da en fazla rahatsızlık yaratan gelişmeler şöyle sıralanabilir:

 

– Afrika Boynuzunun iddialı ve istikrarlı ülkesi Etiyopya 2021 yılı içinde kaos ve dağılmanın eşiğine geldi. İsyancı Tigray güçlerinin, kasım ayı sonunda Addis Ababa’ya 150 kilometre kadar yaklaşmaları, başkentin düşübileceği endişelerine yol açtı. Batılı ülkeler vatandaşlarına “Etiyopya’dan ayrılın” çağrıları yaptı. Aralık ayında federal askerlerin başında cepheye inerek seferberlik ilan eden başbakan Abiy Ahmed durumu tersine çevirmeye muvaffak oldu. Ele geçirdiği stratejik şehirleri (Dessie ve Kombolcha) terketmek zorunda kalan Tigray güçleri kendi sınırlarına geri çekildi. Ateşkes ilanına ve görüşme masasına dönmeye hazır olduğunu duyurdu. Abiy Ahmed’in başarısında Türk Siha’larının rolü olduğuna dair çeşitli haberlere rastlanıyor. Son gelişmeler, tarafların çatışmaları sonlandıracağına ve müzakere masasına oturacağına işaret ediyor.

 

– Bu sene, Güney Sudan’ın bağımsızlığının 10. yılı. Afrika’nın bu en genç devleti, ABD önderliğindeki batı dünyasının yönlendirmesiyle ortaya çıktı. Geçen on yıla baktığımızda, sadece, iç savaş, kan, acı, fakirlik ve evlerini terkeden insanlar görüyoruz. Ülkenin geleceği için iyimser olmak mümkün değil. Yöneticilerin, sadece iktidar ve yolsuzluk peşinde koştukları, bu çizgilerinin değişmeyeceği biliniyor. Batı, işlediği suçlar ve yaptığı yanlışlardan ötürü, diktatör Ömer El-Beşir’i cezalandırmak üzere Sudan’ı ikiye bölmüştür. Ancak cezalandırılan, öncelikle, 12 milyon Güney Sudan vatandaşı olmuştur.

 

– Halen, Afrika’nın 7 ülkesinde, barış ve istikrarın geri gelmesini teminen, BM ve Afrika Birliği önderliğindeki barış gücü askerleri, 10-15 yıldır görevlerinin başındalar. Barış gücü askerlerinin bugüne kadar bulundukları ülkelerdeki çatışmaları durduramadıkları dikkat çekmekte ve bu husus ağır eleştiri konusu  olmaktadır. Bunların geri çekilmeleri halinde durumun daha kötüye gitme ihtimali tabiatıyla mevcuttur. Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Mali, Güney Sudan ve Somali’de, barış gücü askerlerinin amaca ulaşamayacaklarına inananlar çoğunluktadır. Somali yönetimi,  AMISOM askerlerinin görev sürelerinin uzatılmamasını, bunlara ödenen meblağın Somali yönetimine tahsis edilmesini, bu kaynak sayesinde Somali ordusunun 15 yıldır yenilemeyen Al-Şabap milislerini ülkeden atabileceğini ileri sürmektedir. Afrika’daki barış gücü misyonlarının  geleceği,  BM Güvenlik Konseyi ve Afrika Birliği’nin önündeki en hassas tartışma konuları arasındadır.

 

– Rusya, 2017 yılı sonunda, BM Güvenlik Konseyinin onayıyla, Orta Afrika Cumhuriyeti ordusunun eğitilmesi amacıyla yerleştiği bu eski Fransız sömürgesi üzerinden Afrika’ya geri dönmüştür. Gözler, özel güvenlik şirketi Wagner aracılığıyla, ülkenin sorunlarını çözmeye çalışan Moskova’nın üzerindedir. 5 milyon nüfuslu, doğal kaynakları zengin ülkeye, barış ve refah gelip gelmeyeceği  merak konusudur. Sicili ve icraatları itibarıyla ciddi eleştirilere hedef olan Wagner’in, yıl sonunda, bu kez Mali’ye çağırılması, Rusya’nın kıtada gücünü ve etkisini arttırdığının işareti olarak kabul edilmektedir.

 

Çin, Afrika rekabetinde yarışı önde götürüyor. Sağladığı finansman sayesinde, Afrika’nın en büyük alt yapı projelerini gerçekleştirmeyi sürdürüyor. Çin-Afrika yıllık ticaret hacmi 175 milyar dolar seviyesinde. Kasım ayı sonunda Dakar’da düzenlenen sekizinci Çin-Afrika Zirvesi sırasında, Çin makamları, Afrika’ya 3 yıl için 40 milyar dolar taahhüt ettiler, ayrıca, 1 milyar doz covid-19 aşısı tedarik sözü verdiler. Öteyandan, Vaşington’un, Trump döneminde ihmal ettiği Afrika’yı, Çin ve Rusya’ya kaptırmamak üzere harekete geçtiğini izliyoruz. Avrupa Birliği ise, kıta ile en çok ticaret yapan, en fazla yatırım, kalkınma yardımı ve finans sağlayan, barış ve güvenlik konularında en ciddi destek veren blok konumunu halen koruyor. Pandemi nedeniyle iki yıldır ertelenen AB-Afrika zirvesinin 2022 şubat ayında düzenlenmesi öngörüldü.

 

Türkiye’nin, 15 yıl önce başlattığı Afrika açılımının başarıyla devam ettiğini, Ankara’nın Afrika başkentlerindeki ağırlığının her geçen yıl daha da arttığını, ticaret hacmi ve yatırımların yükseldiğini gözlüyoruz. Bu açılımın temel mekanizmalarından Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesinin üçüncüsü, 16-18 aralık tarihlerinde İstanbul’da düzenlendi. Covid-19 pandemisine rağmen, Afrikalı liderler ve bakanlar İstanbul’da buluştular. Zirvenin,Türkiye-Afrika işbirliğini daha da ileriye taşıdığına inanıyoruz.

İlgili Yazılar
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir