Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) nezdinde Türkiye daimi temsilciliği
Büyükelçi (E) Oya Tuzcuoğlu
Uluslararası örgütler nezdindeki daimi temsilciliklerimiz arasında en az bilineni ICAO nezdindeki daimi temsilciliğimizdir. Adından bile anlaşılacağı üzere, ICAO son derece teknik nitelikli ve bu nedenle, çoğu üye ülkenin temsilcisini, sivil havacılık kökenli seçtiği bir örgüttür (Nitekim, sayılı birkaç ülkenin daimi temsilcisi diplomat/büyükelçidir). Türkiy
1 Ağustos 1999 tarihinde ICAO nezdinde daimi temsilcilik görevime başlayarak Büyükelçi unvanına da resmî olarak hak kazanmış oldum. Her Türk diplomatı gibi, dış politikamızın temel taşlarından olan bu iki konu ciddi ilgiyle izlediğim ancak ilgili merkez dairelerinde görev yapmadığım konulardı. Bu bağlamda, önceden ne denli okumaya, incelemeye çalışsam da göreve tedirgin başladığımı anımsıyorum.
30 Mayıs 2002 tarihine dek süren bu görev döneminde, doğal olarak, anılan Ege ve Kıbrıs konularından kaynaklanan sorunlar başlıca mesaimizi oluşturdu. Gerek Ercan Tavsiyeli Hava Sahası, gerek Ege FIR hattı bağlamındaki Yunanistan ve GKRY’nin sistematik yakınmalarını, görev süremin bir bölümünde daimi temsilciliğimizde görevli sivil havacı uzmanla birlikte karşılamaya çalıştık. Konuların ayrıntılarına girmeyeceğim; teknik yönleri itibariyle birbirini tekrarlayan yakınmalar ve bizim karşılıklarımız…
Keyfiyetin güç olan yanı, 33 üyeli ICAO Konseyi’nde gözlemci statüsüyle yer almakta oluşumuz. (Örgüt ve Konsey’in kemikleşmiş yapısı uzun yıllar Konsey üyeliğimize izin vermedi ve ancak bir bölgesel rotasyon grubuna dahil olmak suretiyle 2016-2019 döneminde Konsey’de temsil olunabildik.)
Görev tanımımızı özetleyen ve mesaimizin hakkını veren bir gelişme 2001 sonbaharında yaşandı. 11 Eylül 2001 ertesinde, üç yılda bir yapılan ve güvenlik kaygısıyla ertelenmesi bile bir ara gündeme gelen ICAO 33. Genel Kurulu o ay sonunda mutad biçimde toplandı. 11 Eylül’ün getirdiği ağır hava içinde cereyan etmekte olan Genel Kurul, doğal olarak, sivil havacılık güvenliği üzerinde odaklandı; tüm çalışmalar, görüşmeler, kararlar bu bağlamda gerçekleşti. Öyle ki, birkaç ay sonra (Şubat 2002) münhasıran sivil havacılık güvenliği konulu yüksek düzeyli bir konferans düzenlenecek ve biz de bu konferansta bakan düzeyinde yer alacaktık.
ICAO 33. Genel Kurulu’nun bu atmosferinde, ülke beyanları (statement) sunulan oturumlarda, GKRY temsilcisinin, ülkemize yönelik bilinen suçlamalarını sıralaması karşı
Okuyucu için burada, bu görüşlerin ne olduğu soruları akla gelebilir. Bu soruların yanıtları, aylar sonra GKRY ve Yunanistan basınını yansıtan Lefkoşa ve Atina Büyükelçiliklerimizin telgraflarındadır.
Şöyle ki, Montreal’den Mayıs 2002 ayı sonunda rotasyon görevime gittiğim Doha’ya şahsi bilgim için arkadaşlarım tarafından özel surette iletilen Ağustos 2002 tarihli iki telgraf ICAO Genel Kurulu’ndaki tutumumuzu anlatmaktaydı.
“Açık telgraf” olduğu için fotokopi örneklerini eklemekte sakınca görmediğim bu bilgiler, Genel Kurul sırasındaki tüm kaygı ve yorgunluğumuzu aylar sonra gidermişti. Her durumda, emeğimizin karşılığını her zaman böyle somut biçimde göremediğimiz için bu konuyu anımsadığımda, kendimi şanslı sayıyorum.
[Not: Bu ortamdaki muhataplarımızdan biri, ICAO örgüt binası içinde hemen yan komşumuz ve arkadaşımız da olan Yunan büyükelçiye veda ve halefi büyükelçiye hoş geldin yemeği için bu Genel Kurul’dan birkaç gün sonra resmî konutumuzda bir araya gelmemiz de diplomasinin hoş taraflarından biri olarak anılarımızda yerini almıştı.]