İSRAİL-FİLİSTİN İHTİLAFINDA BİR DÖNÜM NOKTASI: 7 EKİM SALDIRILARI

PAYLAŞ

İlkay Dilara Sağır

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi 4.sınıf öğrencisi

Soğuk Savaş’tan bu yana halen çözülemeyen bir sorun olarak süregelen Filistin Sorunu için 7 Ekim, adeta bir dönüm noktasıdır. 7 Ekim 2023’te Hamas’ın askeri kanadı El Kassam Tugayları’nın İsrail’e karşı başlattığı Aksa Tufanı Operasyonu’yla, 2010 sonrası unutulmaya yüz tutmuş bir sorun olan Filistin sorunu yeniden dünyanın gündemine oturdu. Bununla birlikte dünya, “Hamas’ın terörist saldırılarının kurbanı olan İsrail’i destekleyenler” ve “özgürlük mücadelesi veren Filistin’i destekleyenler” olarak ikiye ayrıldı.

Hamas grupları 7 Ekim sabahının erken saatlerinde İsrail’de düzenlenen Nova Müzik Festivali’nin yapıldığı alana bir saldırı düzenledi. Çok sayıda esir abluka altındaki Gazze Şeridi’ne götürüldü ve bu bölgeden saldırılar devam etti.

Hamas’ın amacı, Gazze ile Batı Şeria arasında bir koridor açarak yeni bir intifadanın fitilini ateşlemekti. Ancak Hamas’ın bu çabaları, karşılık bularak herhangi bir ayaklanmayla sonuçlanmadı.

Demir Kubbeyi 5 bin füzeyle adeta kevgire çeviren Hamas’a karşılık İsrail’in Aşırı sağcı iktidarı Netanyahu, bu saldırıyı bir savaş olarak tanımlayarak misliyle mukabele edileceğini belirtti. İsrail’i tıpkı 1973’teki Yom Kippur Savaşı’nda olduğu gibi gafil avlandığı saldırıya İsrail, Demir Kılıçlar Operasyonu’yla yanıt verdi.

Savaşın 3. Gününde, elektrik, gıda ve yakıtı keserek Gazze’ye tam abluka uygulayan İsrail, “Hamas’ı yok etmek için” hava, deniz ve kara operasyonları gerçekleştirdi. Düşük yoğunlukla da olsa İsrail’e yönelik saldırılarda bulunan Hizbullah’a karşın İsrail, Lübnan’dan gelen sızma girişimlerine karşın müdahalede bulundu.

İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF), Gazze’deki sivillere evlerini boşaltmaları çağrısında bulunmasının ardından 1 milyon Filistinli Gazze’nin kuzeyinden güneyine gitmek durumunda kaldı. Buna rağmen İsrail, Hamas’ın bölgedeki varlığını gerekçe göstererek, “meşru müdafaa hakkı” bahanesinin ardına sığınarak sivilleri hedef alan saldırılar düzenledi. Gazze Sağlık Bakanlığı’nın yapmış olduğu açıklamaya göre, İsrail’in saldırıları bugüne değin 28 bine yakın Filistinlinin ölümüne sebep oldu. Bugün, Güney Afrika’nın girişimiyle Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırım davasının görülmesine yol açan bu hukuk dışı müdahaleler, halen dünya kamuoyunun büyük tepkisine neden olmakta ve İsrail ürünlerine karşı boykot uygulanmaktadır.

Bugün de İsrail, tüm dünyaya meydan okuma suretiyle “Hamas’ın kökünü kazıma” amacıyla 1,5 milyon Filistinlinin çadırda yaşadığı Refah’a yönelik operasyon sinyalleri verdiği görülmektedir. BM’nin İsrail’in Filistinlilere yönelik yardımların engellediği ve konvoyların hedef alındığı yönündeki açıklaması bölgedeki insani dramı yansıtır niteliktedir.

  • Savaşın arkasında yatan nedenler:

Aralık 2022’de Netanyahu liderliğinde kurulan İsrail hükümeti, İsrail tarihinin bugüne değin kurulan en radikal sağcı hükümetidir. Mescid’i Aksa’ya yönelik provokatif eylemlerin artırılması, sözde “Yargı Reformu” adı altında İsrail’de yaşayan Arapların kısmen de olsa haklarını savunabildiği İsrail Yüksek Mahkemesi’ni işlevsiz bir hale getirilmesi gibi adımlar 7 Ekim’e giden sürecin temel taşlarını oluşturmuştur.

Zaten iç sorunlar yaşayan İsrail hükümetinin, dışarda Filistinlilere karşı izlediği politikalar devleti daha savunmasız hale getirerek tam anlamıyla “gafil avlanmasına” yol açtığı yorumları yapılmaktadır.

İsrail, Filistin sorununda somut bir siyasi çözüme yanaşmazken Filistin’e rağmen bölge ülkelerinin İsrail ile normalleşme sürecine gitmesi, zaten onlarca yıldır İsrail’in işgali altında olan Filistin tarafında da derin bir hayal kırıklığı yaratmaktaydı.

  • Çatışmanın çözümü gayretinde rol oynayan ve “oynayamayan” dinamikler:

-25-26 Ekim 2023 tarihlerinde Brüksel’de gerçekleştirilen AB Devlet/Hükümet Başkanları Zirvesi’nde liderler “insani ara” ların verilmesinin zaruri olduğu vurgusunda bulundular. Bunun üzerine Katar, Mısır ve ABD’nin diplomatik girişimleri sonucu 24 Kasım 2023’ten itibaren 7 günlük insani ara verilmesi mutabık kılındı. Katar, Mısır, Türkiye ve ABD’nin devreye girmesiyle rehine takası gerçekleşti. Tarafların sözünde durduğu bu 7 günlük insani ara, umulanın aksine kalıcı bir ateşkese dönüşemedi.

-Demokrasi, insan hakları ve özgürlük gibi normları “taşıdığını iddia eden” AB ülkeleri arasında da derin çatlaklar meydana geldi. İspanya, Belçika, Malta, Fransa ve İrlanda farklı çizgilerde seyretmektedir.

-Arap ülkeleri arasındaki fikir ayrılıkları da somut tedbirlerin alınmasının önüne geçmektedir. İlk etapta, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Toplantısı, Arap Birliği Dışişleri Bakanları Toplantısı, Barış Zirvesi ve sonrasında düzenlenen toplantılarda İsrail’i kınamanın ve Büyükelçiliklerimi merkeze çağırmanın ötesinde bir tutum gerçekleşmedi.

-Taraflar arasındaki tansiyonun kısa süreli de olsa düşmesinde tartışmasız en etkin rol Katar’a aittir. 2000’li yıllarda Hamas liderlerine finansal destek sağlayan Katar, aynı zamanda İsrail’le kısmi de olsa ilk normalleşme girişimlerini gerçekleştiren Körfez ülkesidir. Bu minvalde İsrail, Hamas ve Mısır arasında aracılık yaparak bir anlaşmaya varılmasını sağladı.

-Yüzyıllarca sömürgeciliğe maruz kaldıklarından dolayı Filistin halkına karşı daha duyarlı olacağı umulan Afrika ülkeleri- Güney Afrika, Fas ve Cezayir dışında- İsrail’in Gazze’de uyguladığı ‘apartheid’ rejimine karşı sessiz kaldı. Filistinlerin Davası’nı Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) taşıyan ülke Ortadoğu’da yer alan bir Arap ülkesi değil, Güney Afrika oldu.

-‘Uyuşmazlıkların barışçıl çözümü’ temelinde II. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Birleşmiş Milletler’in (BM), işlevini yitirdiği eleştirileri gündeme geldi. Gazze’de devam eden savaşta acil insani ateşkesi konu alan karar taslağı, BM Güvenlik Konseyi’nde (BMGK), 8 Aralık 2023 tarihinde oylandı; 13 Güvenlik Konseyi üyesi karar taslağı lehinde oy kullanırken, Birleşik Krallık çekimser kalmış, ABD ise karar tasarılarında “ateşkes” kelimesinin yer alması ve İsrail’in kınanması sebebiyle kararı veto etti. Sonrasında defalarca toplanan BMGK’ da ateşkese varacak bir sonuç çıkmadı.  Dünyanın kaderini kendi çıkarlarına göre belirleyen ‘daha eşit devletler’ arasında bir uzlaşmaya varılamadı.

  • Ortadoğu’da değişen dengeler:

7 Ekim’de patlak veren Savaş, sadece İsrail- Filistin çatışmasının seyrini değil Ortadoğu’daki tüm dinamikleri değiştirmiştir.

İsrail’le normalleşme sürecine girmiş olan Ortadoğu ülkeleri bir ikilemle karşı karşıya kaldı. Filistinlileri korumak için, kınamadan ve iki devletli çözüm söyleminden öteye gidemeyen Arap hükümetleri, bölgedeki istikrarsızlık dalgasını körüklemektedir.

ABD açısından bakıldığında; Biden Yönetimi’nin Ortadoğu’daki gerilimi yatıştırarak askeri varlığını sınırlandırma, İran ile gerilimi düşürme ve Asya’ya yönelme stratejisi baltalandı. Bölgedeki askeri varlığını azaltma arzusu bir yana dursun ABD, DAEŞ’le savaş sonrası Ortadoğu’daki en büyük askeri yığınağı yaptı. Bu gelişmeler bölgesel gerilimi daha da tırmandırdı. ABD’nin Ürdün, Irak ve Suriye kesişiminde yer alan bulunan Tower 22 adlı askeri üssü İran’ın destek verdiği milisler tarafından vuruldu.

Henüz Savaşın ikinci gününde, İsrail’e karşı yeni bir cephe açılmasını engellemek üzere bölgeye, dünyanın en büyük uçak gemisi olan USS Gerald R. Ford ve Filosunu gönderdi. Ayrıca Dwight Eisenhower uçak gemisi; F35, F15, F16, A10 da gönderdi. Ancak bölgesel caydırıcılığı sağlama adına yapılan bu destek amacına ulaşamadı. Suriye ve Irak’taki İran taraftarı gruplar ABD askeri üslerine saldırılar düzenledi. Yemen’de yer alan Şii destekli Husiler de İsrail’e destek veren ülkeleri hedef alarak Kızıldeniz’de ticari gemilere karşı saldırılar düzenlemeye başladı.

7 Ekim’den bu yana İsrail’in Hizbullah ile düşük yoğunluklu savaşı, İsrail’in ard arda Şam’a gerçekleştirdiği saldırılar; İran- Pakistan arasındaki gerilim ABD’nin Suriye, Ürdün ve Irak’ta bulunan üslerinin 150 defadan fazla hedef alınması gibi gelişmeler Ortadoğu’da yaşanacak olan çatışmalarının uzun soluklu olacağının göstergesidir.

  • Kalıcı bir barış mümkün mü?

%85’i evlerinden edilen ve %71’i akut açlıkla karşı karşıya kalan Gazze halkının dramına ne Müslüman ülkeler ne de “demokrasi ve insan haklarının üstünlüğünü” norm edinmiş olan Batılı ülkeler ve uluslararası örgütler kalıcı bir çözüm getirebilmektedir.

İsrail Devleti’nin güvenliğini sağlama propagandası ile iktidara gelen Netanyahu hükümetinin, bunu başaramaması Yahudi halkında derin bir hoşnutsuzluk yarattı. Bu nedenle, İsrail halkının çoğunun Netanyahu’ya güvenmemekle birlikte, Hamas’ı etkisiz kılmak için savaşı desteklediği bilinmektedir.

Öteden beri bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulmasını desteklemeyen Netanyahu’nun, iki devletli çözüme yanaşmayacağı da bir gerçektir. Hamas da iki devletli çözüme şu aşamada sıcak bakmamaktadır. Bu nedenle İki devletli çözümün, bugünden yarına gerçekleşmesi pek mümkün görünmemektir. Zira iki devletli çözüm arayışı, ciddi manada adımlar atılmadığından Oslo Barış Süreci’ne ve öncesine bakıldığında, İsrail’in bölgedeki varlığını kalıcılaştırması dışında somut bir gösterge sunamamıştır.

Bugün Gazze’de gerçekleşen insanlık dramının seyri İsrail’e karşı yürütülen soykırım davasının nasıl sonuç vereceği, Netanyahu iktidarının değişip değişmeyeceği, hükümet içerisindeki küçük partilerin yaklaşımları, İsrail kamuoyunun vereceği olası tepkiler, Filistinlilerin kendi aralarında ortak bir karara varıp varmayacakları, küresel faktörlerin bölgedeki tutumu ve daha birçok etkene göre farklılık gösterebilir.

Kaynakça

Erdeğer, B. Ş. (2023, Aralık 5). 7 Ekim Saldırılarının Arka Planı: Milat Değil Dönüm Noktası. Perspektif Online: https://www.perspektif.online/

Erdeğer, B. Ş. (2023, Kasım 27). 7 Ekim’de Aslında Ne Oldu? Perspektif online: https://www.perspektif.online/

Gezer, G. (2023, Aralık 25). 2024’te Gazze’ye yönelik olası gelişme ve senaryolar. Independent Türkçe: https://www.indyturk.com/

Gezer, G. (2023, Kasım 6). 30 günün ardından Gazze’de ateşkes ve barış umutları tükeniyor. Independent Türkçe: https://www.indyturk.com/

Gezer, G. (2023, Kasım 27). 4 günlük “insani ara” kalıcı ateşkese döner mi? Independent Türkçe: https://www.indyturk.com/

Gezer, G. (2023, Aralık 4). 60 günü geride bırakan Gazze savaşının küresel etkileri. Independent Türkçe: https://www.indyturk.com/

Gezer, G. (2023, Ekim 16). ABD bundan sonra İsrail-Filistin ihtilafının çözümünde bir rol oynayabilecek mi? Independent Türkçe: https://www.indyturk.com/

Gezer, G. (2023, Ekim 10). Aksa Tufanı, İsrail’in mimarisini sarstı. Independent Türkçe: https://www.indyturk.com/

Gezer, G. (2023, Ekim 2023). Çin, Gazze-İsrail ihtilafının neresinde? Independent Türkçe: https://www.indyturk.com/

Gezer, G. (tarih yok). ABD bundan sonra İsrail-Filistin ihtilafının çözümünde bir rol oynayabilecek mi? https://www.indyturk.com/

Gümüşlüoğlu, F. (2023, Aralık 6). Katar, İsrail-Hamas Arasında Nasıl “Arabulucu” Oldu? Perspektif online: https://www.perspektif.online/

Gür, H. (2023, Aralık 15). Guterres’in BMGK’ya Sunduğu “99. Madde” Mektubu Ne İfade Ediyor? Perspektif online: https://www.perspektif.online/

KABALAN, M. (2023, Kasım 8). Hamas’ın Saldırısı Ortadoğu’yu Değiştirdi. Perspektif online: https://www.perspektif.online/

Kıvam, K. (2023, Ekim 9). Taktik ve İstihbarat: Aksa Tufanı Demir Kılıçlara Karşı. Perspektif online: https://www.perspektif.online/

Orakçı, S. (2023, Aralık 8). Afrika Kamuoyunda Gazze Sessizliği. Perspektif online: https://www.perspektif.online/

Ortadoğu’da karmaşık denklem: 7 Ekim’den bu yana kim, nereye saldırdı? (2024, Ocak 30). NTV Haber: https://www.ntv.com.tr/

ÖZKOÇ, Ö. (2009). SAVAŞ VE BARIŞ: DOKSANLI YILLARDA FİLİSTİN- İSRAİL SORUNU. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 64(03), 167-195. https://doi.org/10.1501/SBFder_0000002117

İlgili Yazılar
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir