Guatemala Seçimlerini İlerici Solcu Aday Kazandı : Ülkeye Güvenlik ve Refah Gelir, Yolsuzluklar Sona Erer mi?

PAYLAŞ

Guatemala, El Salvador ve Honduras ile birlikte, hem Orta Amerika’nın, hem Latin Amerika’nın en sorunlu ülkeleri arasındadır. Uyuşturucu işlerinin günlük hayata yansımasından kaynaklanan can güvenliği, yaygın fakirlik ve işsizlik, ABD istikametinde “zorunlu” göç ve siyasiler arasında kökleşmiş yolsuzluk geleneği, tüm bölgede olduğu üzere, Guatemala seçmenini de hayatından bezdirmiştir. Bu defaki seçimlerde, norm dışı bir aday olan Bernardo Arévalo’nun yolsuzlukları sona erdirmek, yozlaşmış siyasi kadroların kökünü kazımak taahhüdüyle kampanya yapması, siyasilere hiç güvenmeyen Guatemala seçmeninin dikkatini çekmiş, neticede, “müesses nizama” meydan okuyan atipik aday, oyların yüzde 58’ini elde ederek zafere ulaşmıştır. Arévalo’nun ikinci turda mağlup ettiği eski “first lady” Sandra Torres’in de merkez sol çizgide ve fakirden yana politikalar savunan siyasetçi olduğunu hatırlatalım.

Arévalo kimdir ?

Önceki devlet başkanlarından (1945-1951) Juan José Arévalo’nun oğlu olan, emekli diplomat ve geçen dönem parlamentoda milletvekilliği yapan Arévalo’nun işi hayli zor. Guatemala’da mevcut siyasi sistemin ve politikacıların dokularına kadar yerleşmiş yolsuzluk geleneğine nasıl son verecek ? Bu sualin cevabını merak edenler o kadar fazla ki ! Arévalo’nun, ülkedeki şiddet olaylarını ve yolsuzlukları sona erdirmek yanında,  açlık/fakirlik sorununu çözeceğini, ekonomide büyüme sağlayacağını iddia ederek seçmenin teveccühünü kazanmaya muvaffak olduğunu biliyoruz.

Yolsuzluklarla mücadelenin geçmişi var

17 milyon nüfuslu Guatemala’da, geçmiş yıllarda sergilenen, yolsuzluklara son vermek amacıyla ülkedeki yargı ve adalet sisteminin köklü reforma tabi tutulması, suçlularının cezalandırılmasının kesinkes sağlanması, verilen ibret cezalarla caydırıcılığın güçlenmesi, böylelikle cezasızlık kültürünün ortadan kaldırılması yönündeki kıymetli çabaları bilmediğimiz takdirde, Arévalo’nun işinin neden zor olduğunu kavrayamayız.

Yolsuzluklarla mücadele için Birleşmiş Milletler Guatemala’ya yardımcı oldu

Guatemala ile iki komşusu El Salvador ve Honduras’da yaşanan asayiş ve aş/iş sorunu, tüm kıtayı ilgilendiren, yaygın ve köklü bir sorun niteliği taşımaktadır. Kuzey Üçgeni adıyla anılan bu bölge huzura ve refaha kavuştuğu takdirde, Orta-Amerika’dan ABD istikametindeki göç hareketlerinin nispeten yavaşlayacağı hususunda ve göç hareketlerinde makul çözümün göç veren ülkelerdeki kötü şartların değişmesi olduğu üzerinde geniş mutabakat mevcuttur. Yeni kıtadaki göç hareketlerine bu açıdan yaklaşan Birleşmiş Milletler uzmanlarının,  bölge ülkelerinde mevcut köhne yargı sisteminin güçlendirilmesi halinde suç şebekelerinin çökertilebileceğini değerlendirerek bu amaç doğrultusunda çalışmalar yaptıklarını biliyoruz. 2007 yılından itibaren, BM’in yolsuzluklara karşı mücadele çabaları çerçevesinde oluşturulan “Guatemala’da Cezasızlığa Karşı Mücadele Komisyonu -The İnternational Commission Against Impunity in Guatemala-CICIG”,  Guatemala hükümeti ile işbirliği halinde, bu ülkede yargı sistemini desteklemiş, daha önceleri dokunulamayan suçluların soruşturulmalarını ve cezalandırılmalarını sağlayarak şaşırtıcı bir başarı elde etmiştir. 2007-2017 arasında civar ülkelerde suç oranı her yıl düzenli yüzde 1 artarken Guatemala’da yüzde 5 oranında düşmüştür. BM’in Guatemala başarısının diğer Orta Amerika ülkelerine de yansıtılması üzerinde durulurken, Guatemala’da rahatları kaçan siyasi elitlerin, ülkenin iç işlerine karışıldığı yaygarası yaparak, Komisyonun önünü kesmeye muvaffak olduklarını, hayal kırıklığı içinde hatırlıyoruz. Sonunda, Komisyon ile işbirliği yaparak uyuşturucu liderlerini ve çetelerin güdümündeki yoz siyasileri (eski devlet başkanları dahil) tutuklayan, yargılayan ve hapis cezası veren korkusuz savcı ve hakimler, 2017 yılında ülkeyi terk etmek zorunda kalmışlardır (konuyu merak edenlere ‘Burden of Peace’ filmini tavsiye ederim).

Bernardo Arévalo Parlamentodan destek görür mü ?

Yeni devlet başkanı Bernardo Arévalo’nun 160 sandalyeden oluşan Parlamentoda sadece 24 vekile sahip olduğunu dikkate aldığımızda, yolsuzluklara son verilmesi taahhüdünü nasıl gerçekleştireceği sorusu öne çıkıyor. Doğrusu, adalet sisteminde reform yapmasının ve yolsuzluklara yeşil ışık yakan hakim ve savcıların temizlenmesinin nasıl mümkün olacağını kestiremiyorum. 2. turda yarıştığı merkez sol Sandra Torres’in partisinin(UNE, 28 milletvekili) ve görevi sona eren devlet başkanı  Alejandro Giammatei’nin sağ-muhafazakar partisinin (VAMOS, 40 milletvekili) bu amaçla işbirliği yapmalarını beklemek siyaset biliminin tabiatıyla uyuşmaz. İrili ufaklı 15 farklı partiye mensup milletvekillerinden oluşan Parlamentonun çoğunluğundan destek görmesi mucize sayılabilir. Latin Amerika siyaset sahneleri, reform yasaları çıkarmak üzere iyiniyetle gayret sarf eden liderler ile devlet başkanının önünü kesmeye çalışan ve onu görevden almaya gayret eden parlamentolar arasında yaşanan, iktidar oyunlarıyla tanınır. Son defa Peru’da sosyalist cumhurbaşkanı Pedro Castillo’nun, 1,5 yıl içinde, Meclis tarafından koltuğundan indirilmesine (2022 sonu) ve hapse mahkum edilmesine şahit olmadık mı ?

Nayib Bukele El Salvador’da güvenlik sorununu nasıl çözdü?

Bernardo Arévalo’nun ülkesine nasıl adalet getireceği, uyuşturucu çetelerinin halk üzerindeki tahakkümünü nasıl sonlandıracağı, velhasıl can güvenliği endişesinin olmadığı refah içindeki bir Guatemala’yı nasıl yaratacağı soruları zihinlerimizi meşgul ederken gözlerimiz komşu El Salvador’a kaymadan yapamıyor. Bu komşu  ülkenin, genç, farklı, son derece popüler (dünyada bitcoin’i ilk yasallaştıran) devlet başkanı Nayib Bukele, El Salvador’da iki yıl içinde uyuşturucu çetelerinin hakimiyetine son verdi. El Salvador halkı, artık güvenlik endişesi taşımadan istediği gibi sokaklarda geziyor, dolaşıyor, haraç vermeden işinde çalışıyor, ekmeğini kazanıyor. Günde ortalama 20 cinayetin kayıtlara geçtiği ülkede artık cinayet işlenmiyor : Velhasıl El Salvador’da asayiş berkemal. Nayib Bukele’nin başarısı “mano dura” olarak adlandırılan bildiğimiz sert polis devleti siyaseti. Suçluların veya zanlıların haklarının sınırlandırılması ile polisin yetkilerinin arttırılmasına  dayanıyor. Geçtiğimiz yıl mart ayında olağanüstü hal ilan ettikten sonra, bir buçuk yıl içinde, 70 binden fazla şüpheliyi cezaevine göndermek suretiyle elde ettiği başarı, bölge halkları ve politikacıları nezdinde büyük sükse yaptı. Tabiatıyla insan hakları kuruluşları, hukukun üstünlüğünü savunan dernekler, vs. Bukele mucizesinden hayli rahatsızlar.

Latin Amerika’da “mano dura”ya rağbet artıyor

Bukele “mano dura” politikasıyla tüm Latin Amerika’da rağbet görürken, Kuzey Üçgeninin çete şiddetinden muzdarip diğer ülkesi Honduras’ta iktidarda bulunan solcu bayan cumhurbaşkanı Xiomara Castro’da, bu sert polisiye yöntemi benimsemiş görünüyor. Seçim kampanya döneminde uyuşturucu şiddetinin askeri  yöntemlerle önlenemeyeceğini iddia eden Castro’nun, 180 derece dönüşle, olağanüstü hal ilanıyla, Bukele’nin yolunu benimsemesi ve güvenlikçi politikalara sarılması, bu eğilime artan rağbeti ortaya koyuyor.

“Bukele etkisi” tabiatıyla seçim sürecindeki Guatemala’da da karşımıza çıkıyor. Seçilmiş başkan Arévalo’nun ikinci turdaki rakibi bayan Sandra Torres’in, kampanya döneminde, Bukele’nin “mano dura” politikasını başarılı bulduğunu itirafla, asayişi teminen benzer güvenlikçi politikaları uygulamayı taahhüt ettiğini biliyoruz. Bilemediğimiz husus seçilmiş başkan Bernardo Arévalo’nun, bir aşamada, Bukele’nin sonuç elde eden güvenlikçi politikalarına rağbet edip etmeyeceği !

Guatemala halkı artık huzur ve refaha kavuşsun !

Guatemala’nın, 1996 yılında sona eren ve tam 36 yıl süren iç savaşın ardından, barışa ve huzura kavuşacağı umut ediliyordu. Beklenen huzur ve refah 25 yıldır bir türlü gelemedi. Çaresiz durumdaki Guatemala halkının, günümüzde, selameti hala ABD’ne göçte araması pek üzücü ve asap bozucu. Seçilmiş başkan Arévalo, CICIG benzeri bir uygulama için BM’e mi başvurur ? Komşusu El Salvador’un ‘mano dura’ politikasını mi tercih eder ? Yoksa Parlamentoyu, beklenmedik bir maharetle arkasına almak suretiyle, ülkede köklü bir yargı ve adalet reformu gerçekleştirerek mi Guatemala’yı düştüğü çukurdan çıkarır ? Bilemiyorum. Bölgeye ilgim çerçevesinde, “el Presidente”ye en samimi başarı dileklerimi yollamak dışında elimden birşey gelmiyor.

İlgili Yazılar
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir