Sırbistan’da Çanlar Aleksandar Vuçiç İçin Çalıyor

PAYLAŞ

Balkanlar’ın merkez ülkesi Sırbistan, 2012 yılından bugüne, Aleksandar Vuçiç ile kurucusu olduğu Sırbistan İlerleme Partisine emanet. Ancak yapılan seçimleri rahatça kazanan sağcı lider ülkesini bir türlü ağız tadıyla yönetemiyor. Bu seçim zaferlerinin özlenen huzuru, istikrarı ve sosyal barışı getirmediğine şahit oluyoruz. İnsanlar ülkede yolsuzluk ekonomisinin hakim olduğu inancıyla, sokaklara iniyor, çevreci endişelerle lityum madenciliğine karşı çıkarak hükümeti durduruyor. Geçtiğimiz aylarda dikkati çeken öğrencilerin önderliğindeki barışçıl protestoların yerini son 10 gündür şiddet içeren sokak hareketleri almış durumda. “Son çeyrek yüzyılın en derin siyasi krizi yaşanıyor Sırbistan’da” dedi Belgrad’daki dostum. Vuçiç’in otoriter yönetim tarzı, yandaş bir basının mevcudiyeti, polis baskısı, insan hakları ihlalleri, Avrupa Birliği yanlısı eğitimli kitleleri ve özellikle öğrencileri rahatsız ediyor. Velhasıl, salt seçim kazanmanın, başarı ve huzurun reçetesi olmadığına Sırbistan örneğinde şahit oluyoruz.

Vuçiç ve partisinin sandıklarda yenilme ihtimali ortaya çıktı

Sırbistan geçtiğimiz kasım ayından itibaren Türkiye’nin radarına girdi. Ülkenin ikinci büyük şehri Novi Sad’da yenilenen tren istasyonunun gölgelik tavanının çökmesiyle 16 kişinin ölümü öğrencileri harekete geçirdi. 4 büyük şehirde on binlerce insanın katıldığı barışçıl protestolar üzerinden öğrenciler Vuçiç yönetimine şu mesajı verdiler : “inşaat ve imar faaliyetleri yolsuzluklara vesile oluyor, bunları takdir etmiyoruz, betona yönelik kamu yatırımlarının şeffaf olmayan ihaleler vasıtasıyla haksız kazanç kapısına dönüşmesini onaylamıyoruz”. En ilginç gelişmeyi ise, yozlaşmış politikacılardan usanan ve bu nedenle siyasetten uzaklaşan geniş halk kitlelerinin, protestocu öğrencileri benimsemeleri ve onları bağırlarına basmaları teşkil etti. Son birkaç ay içinde düzenlenen iki mahalli seçim ve kamuoyu yoklamaları mevcut siyasetçilere güvenmeyen kesimlerin öğrencilerin desteklediği siyaset üstü adaylara yoğun teveccüh gösterdiğini ortaya koydu. Velhasıl, böylece, 13 yıl boyunca secimlerden muzaffer çıkan kurt politikacı Vuçiç ve partisinin, ilk kez, sandıklarda yenilme ihtimali belirmiş durumda.

Türkiye: Tepkisiz insanların memleketi

Önceki yazılarımızda 16 ölümlü bir kazanın Sırbistan’da devasa protestolara yol açarken, Türkiye’de vuku bulan daha vahim tren kazalarının, otel yangınlarının ve maden facialarının kitleleri fazla rahatsız etmediğine, sokaklara dökmediğine dikkat çekerek tepkisiz insanların memleketine dönüştüğümüzden yakınmış idim. Gerekli özenin gösterilmemesinden kaynaklanan kazaların sebebiyet verdiği can kayıplarına fazla ses çıkarmayan halkımız, ilkbahar aylarında muhalefetin cumhurbaşkanı adayının tutuklanmasına göz yummayarak, beklenmedik biçimde, meydanları doldurmaya başladı. Bu vesileyle, Türk ve Sırp öğrencilerin aralarında haberleştikleri duyumları dahi basına yansıdı. Neticede, tepkisiz halkımız demokrasi sınavından vasat bir notla geçti kanaatindeyim.

Muhalefet partileri karşılaştırıldığında Türkiye açık ara önde

Türkiye ve Sırbistan’ın demokrasiyle sınavları karşılaştırıldığında muhalefet partileri itibariyle büyük bir çelişkinin mevcudiyeti dikkat çekiyor. 2000 yılı sonbaharında düzenlenen seçimleri kaybeden Sırp kasabı Slobodan Miloseviç meydanları dolduran on binlerce insanın direnişi neticesinde koltuğunu bırakmak zorunda kaldı. O dönemde 3 liderin önderlik ettiği “Sırbistan Demokratik Muhalefeti”, Yugoslav Federal Cumhuriyeti’ni, sokak ile elele, düştüğü çukurdan çıkararak Sırbistan adıyla tekrar medeni ülkeler arasına dahil etmeye muvaffak oldu. Belgrad görevim sırasında tanışmış olduğum Zoran Djindgic, Vojislav Kostunica ve Boris Tadiç’in ertesinde, Sırbistan batı taraftarı ve her kesimi kucaklayan muhalif lider yetiştiremedi. Boris Tadiç’in 2012 seçimlerinde Aleksandar Vuçiç’in ortağı Tomislav Nikoliç’e yenilmesinden bugüne, meydan, dağınık, bölünmüş, egosu yüksek muhalif adaylara kalmış durumda. Velhasıl, etkin, faal ve başarılı ana muhalefet partisi karşılaştırması yaptığımız takdirde Türkiye açık ara Sırbistan’ı arkada bırakıyor.

Siyasetten soğumuş kitleler öğrencilerin arkasında

Geçtiğimiz yıllarda, muhalefet partilerinin otoriter lider Vuçiç karşısındaki seçim yenilgilerinin, batılı ve reformcu Sırp seçmenini pasifize etmediğini izledik. Covid-19 öncesinde sokaklara çıkan muhalif seçmenler, pandemi molasından sonra, tekrar meydanları doldurdular. Ancak seçim dönemlerinde ortak bir muhalif liderin etrafında birleşemeyince Vuçiç’in karşısında hep yenildiler. Kasım 2024 Novi Sad tren garı kazasından sonra direnişin liderliği öğrencilere geçti, iyi de oldu. Öğrenciler bugüne kadar görülmemiş kalabalıkları barış içinde ve fevkalade düzenli biçimde bir araya getirmeyi başararak öne çıktılar, tarihi protestolar düzenlediler, siyasetten soğumuş ve uzaklaşmış kitlelerin kalplerini kazandılar. Bütün bunları yaparken, sınıfta kaldıkları tescillenmiş muhalefet partilerini de işe karıştırmadılar. Neticede bugün seçim düzenlendiği takdirde, öğrencilerin desteklediği partiler üstü adayların Vuçiç’in adaylarını geride bırakmaları ihtimali hayli yüksek.

Öğrenci liderleri sütre gerisinde

Bu arada bir çok kişi ve özellikle iktidar medyası, planlı, akıllı, öngörülü ve örgütlü öğrenci hareketinin arkasındaki beyni veya beyinleri keşfetme peşinde. Buldukları andan itibaren hedefe koyacaklar ve sonuna kadar yıpratacaklar. Bu tehlikenin bilincinde olan öğrenci liderleri sütre gerisinde kalmayı beceriyorlar ve avcılara yem olmuyorlar. Bravo diyerek onları kutluyorum, gazaları mübarek ola. İşin zor tarafı ise hala önlerinde duruyor : Vuçiç’i erken seçime razı etmek, ardından toplumun benimseyeceği siyaset üstü cumhurbaşkanı adayını tespit etmek, tüm reform yanlısı seçmeni yeni apolitik liderin arkasında tutmak, ve nihayet yandaş medyayı ve kamu araçlarını kullanmaktan çekinmeyen Vuçiç’i seçim meydanlarında mağlup etmek. Görüldüğü üzere öğrenciler henüz meşakkatli yolun yarısına bile ulaşamadılar.

Sırp öğrenciler bizimkilerden daha öndeler

Her iki ülkede de muhalefet iktidarı erken seçimlere zorlamak istiyor, Ankara ve Belgrad’daki hükümetler ise bu çağrıları duymamayı tercih ediyorlar. Türkiye’de muhalif kitleler ana muhalefet partisini umut olarak görürken, Sırbistan’dakiler muhalif partileri külfet olarak algılıyorlar. Onların yeni silahı örgütlü, planlı öğrenci hareketi ve sır vermeyen
öğrenci liderliği. Türkiye’deki üniversiteler ise son 10-15 yıldır düşüşteler. Bizde başarılı üniversiteler hedefe konuluyor ve yıpratılıyor. İyi liselerden mezun olanlar artık yurtdışını tercih ediyorlar. Belki de bu sebeplerden Sırp öğrenciler bizimkilerden daha öndeler.

İlgili Yazılar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir