YENİLİKÇİ TEKNOLOJİLER VE TERÖRİZM

PAYLAŞ

I. ÇAĞLAR BOYU EVRİLEN TERÖRİZM

Terörizm, insanlığı asırlarca etkileyen eski bir olgudur. Farklı dönemlerde ve çeşitli koşullar altında değişik tür ve tezahürleriyle insanlık aleyhine gelişmiş ve günümüze değin evrimini sürdürmüştür. Halen de devletler, toplumlar ve insanlık için varoluşsal tehdit olma özelliğini korumaktadır.

Ekim 2024’te MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin partisinin grup toplantısında PKK’ya uzun yıllar liderlik etmiş kişiye “umut hakkı” tanınmasını ve 1980’li yıllardan bu yana toplumumuza büyük acılar yaşatan PKK terör örgütünün feshedilmesi için TBMM’de konuşma yapmasını önermesi siyaset dünyasında ve kamuoyunda bugün de devam eden ciddi siyasî ve toplumsal sarsıntılar meydana getirdi.

Bu önerinin üzerine son sekiz aydır yapılan siyasî temaslar sonucunda sayıca az bir grup PKK militanının 11 Temmuz’da Süleymaniye’de az miktardaki bazı  silahlarını yaktıkları görüldü.

Devam eden süreç iktidar koalisyonu tarafından “Terörsüz Türkiye” olarak tanımlandı. İktidar yanlısı çevreler, başlayan sürecin tüm yönleriyle nereye evrilebileceğini bekleme sabrı sergilemeden  PKK terörünün bittiğini ilân ettiler. Meseleye daha temkinli yaklaşan kesimler ise,  birkaç silahın PKK’nın üst düzey öncü militanlarının huzurunda yakılmasıyla terörün son bulduğunu öne sürmenin gerçekçi olmayacağını, PKK tortuları ile bölgedeki uzantılarının başlayan sürece ne derecede uyum sağlayacağının veya sağlamayacağının sahada görülmesi gerektiğini savundular. Ülkede muhalefetin temsilcilerini sindirmeye, demir parmaklılar arkasına koymaya ve iktidara aykırı olan her renkten sesi susturmaya odaklanan bir yönetim anlayışının, mevcut süreci kendi siyasî çıkarlarına ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni zihinlerinde yaşattıkları düzene göre kurgulamaya dayalı olduğunu açıkladılar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 12 Temmuz’da yaptığı konuşma ertesinde esasen çalkantılı olan siyaset daha da gerilimli bir aşamaya evrildi. Sahneye, artık Cumhuriyetin geleceğine ve bekasına dair tartışmalar damgasını vurdu.

Yıllardır bilinçli olarak kutuplaştırılmış siyaset ve toplumun yöneticilerinin ülkeyi mahkûm ettiği vasat ve sığ ortamın tüm özelliği meseleye ilişkin olarak yapılan tartışmaların, çoğu kez olduğu gibi, seviyesinde ve niteliğinde tüm yönleriyle yeniden nüksetti.

Terörün kullandığı fizikî araçların (mevcut durumda otomatik silahlar ve çoğu halde konvansiyonel mühimmat) ortadan kaldırılmasına dönük mütevazı bir başlangıcı, yıllardır evrilmekte, çehresini ve kapsamını değiştirmekte olan bu insanlık suçunun son bulmakta olduğunu iddia edecek kadar saflaşmış, derinlikten yoksun olduklarını sergileyen, terörün son teknolojik gelişmelerden de yararlanmak suretiyle hangi operasyonel alanlara sirayet ettiğinden bîhaber birtakım sözde “kamuoyu önderleri”, malûm sloganları ve kendilerine yakışan dogmatik fikirleriyle sahnede yeniden peydah olmaya başladılar.

Terörün sonunu sadece “silâh bırakmaya” dayayan indirgemeci yaklaşımın ne denli sorunlu ve yetersiz olduğu, insanlığa karşı suç olan terör eylemlerinin, yenilikçi teknolojileri (YT) de kullanmak suretiyle yayıldığı geniş yelpaze düşünüldüğünde açık ve net olarak ortaya çıkmaktadır.

Günümüzde terör, salt devlet ve toplum katmanlarına değil, YT’ lerin teröristler için sağladığı olanakları kapsayan teknoloji alanına da sirayet etmiş bulunmaktadır. Bu evrilmiş haliyle de devletler ve toplumlar için en az fizikî yetenekler (silah, mühimmat vb.) kadar tehdit oluşturma aşamasına geçmiştir.

Güncel koşullarda YT’ler yalnızca geleneksel savaşı dönüştürmekle kalmamakta, aynı zamanda terörist grupların devletlere ve toplumlara karşı  kullanılmalarına da olanak sağlamaktadır. Sözkonusu YT’ler savaş ve barış arasındaki çizgiyi bulanıklaştırdıkları gibi kurguyu gerçeklikten ayırmayı da zorlaştırmaktadırlar. Bu çerçevede, fizikî ve sanal alanlar arasındaki ayrım da belirsizlikleşmekte, devletlerin  ve toplumların terörizme karşı dirençlerini giderek zayıflamaktadırlar. Bu anlamda YT’ler, kötü eller (teröristler) için adeta birer “kitle imha silahı” gibi kullanılma potansiyeline sahiptirler.

Soğuk Savaş sonrası dönemde, ülkeden ülkeye değişiklik göstermekle birlikte,  teknolojik ilerlemenin küresel ölçekte hız kazanması hem devlet hem devlet dışı aktörler için farklı sonuçlar doğurdu. YT’leri de kapsayan teknolojilerin yaygınlaşması sonucunda ortaya çıkan tablo, devletler ve toplumlara yönelik risk ve tehditlerin de sayı, nitelik ve kapsam açısından artmasına yol açtı .

II. YENİLİKÇİ TEKNOLOJİLERİN (YT) TERÖR BAĞLANTISI

Yüzyıllardır insanlığı yıkıma uğratan terör eylemleri, bu eylemlerin gerçekleşmesinde çıkarı olan bir devlet veya terörün boy gösterdiği ilgili toplumun belli kesimlerince desteklenen, belirli bir örüntüyü takip eden siyasi-askeri nitelikteki  bir oluşumun, temsil ettiğini iddia ettiği kesimler için özerklik, özgürlük ve bağımsızlık hedefine ulaşmak amacıyla genellikle devlet dışı bir aktörün (terör grubu) öncülüğünde hayata geçirilmektedir.

Arkasında yatan saik ne olursa olsun terörizm, dış (yabancı baskısı) veya iç (hedef devlet ve toplum) düzlemlerde yönetsel ve toplumsal hayatta  korku, kaos, sindirme ve endişe yaratmayı amaç kılmıştır.

Terörizmin, değişik mekânlarda farklı siyasi, ekonomik ve askeri araçlara başvurduğu ve terörist grupların, hedeflerine ulaşmak için teknolojik yetenekler ve yenilikler de dahil olmak üzere mümkün olan her yolu denemeyi mübah gördüğü gözlenebilir bir olgudur.

Uzak ve yakın geçmiş incelendiğinde, günümüzdeki  terörist grupların da, erişim sağladıklarında  çok sayıda teknolojik yeteneği devreye soktukları görülmektedir. Bu çerçevede, terör gruplarının yakın  geçmişte de  karada, denizde ve havada kitlesel kesinti ve yıkımlara neden olan yol ve yöntemleri  kullanmaktan çekinmedikleri ve bu nedenle çağın teknolojik olanaklarından da yararlandıkları gözlenmektedir.

Mevcut koşullar altında, yenilikçi teknolojilerin  yalnızca geleneksel savaşı dönüştürmekle kalmadıkları, aynı zamanda terörist grupların devletler ve toplumların istikrar ve dayanıklılarını da hedef alan eylemlerde önemli birer araç olarak kullanıldıkları bilinmektedir. Fizikî ve sanal alanlar arasındaki ayrımın bulanıklaşmasıyla birlikte YT’lerin teröristlerin elinde yeni birer kitle imha silahına evrildikleri gözlenmektedir. Bu bağlamda, örneğin siber ve hibrit yeteneklerin kullanımları  sınırları aşmakta, bunlarla yapılan saldırılar hedef alınan ülkenin toplumsal yaşantısı ile kritik altyapısına büyük zararlar verebilmektedir. Yapay Zeka (YZ) tabanlı araçlar, özellikle otonom insansız sistemler (İHA), gezici mühimmatlar, navigasyon cihazları, zararlı kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer malzemeler, robotik, nano ve biyoteknolojiler gibi çağımızın yenilikçi teknolojileri terörizm için cazip olan teknolojik araçlardan sadece birkaçıdır.

YT’lerin, kötücül amaçlar için kullanılmalarını engellemek üzere BM, NATO, AB ve AGİT gibi kurumlar özellikle son birkaç yıldır stratejiler geliştirmekte ve üyelerini de bağlayan geniş çaplı önlemler almaktadırlar.

Örneğin, BM,  Küresel Terörle Mücadele Stratejisi (2006) ve Kritik Altyapıların Terör Saldırılarına Karşı Korunmasına İlişkin İyi Uygulamalar Derlemesi (2018) aracılığıyla, fizikî ve dijital tehditlere karşı yönetişim modelleri ve bütüncül risk değerlendirmeleri geliştirmiştir. Ayrıca, BM Güvenlik Konseyi’nin 2022 Yükselen Terör Tehditleri Raporu, devlet dışı aktörlerin (terör gruplarının) insansız sistemler ve otonom navigasyon teknolojilerine erişimindeki artışa dikkat çekerek bu alanda alınması gereken önlemlere dikkat çekmiştir.

NATO, 2022 Stratejik Konsept Belgesi’nde terörizmi en doğrudan asimetrik tehdit olarak tanımlamış; NATO Terörle Mücadele Çalışma Programı kapsamında YT’lerin kötücül kullanımına karşı tedbirler öngörmüştür. Ayrıca, NATO Bilim ve Teknoloji Örgütü (STO), nöroteknolojiler ve davranışsal manipülasyon gibi YT’lerin olası etkilerine dair kapsamlı araştırmalar yürütmektedir. Buna paralel olarak AB, Terörle Mücadele Stratejisi (2005) ve Güvenlik Birliği Stratejisi (2020) ile YT kaynaklı tehditlere karşı bütüncül önlemler geliştirmiştir. Bu çerçevede, AB’nin yürüttüğü programlar kapsamında bilginin silahlandırılması, dezenformasyon ve “deepfake” içeriklerle mücadele hedeflenmekte ve dijital alanın kötücül amaçlarla kullanımına karşı ilke ve esaslar belirlenmektedir. AGİT ise Terörle Mücadele için Konsolidasyon Çerçevesi (2012) ve Bükreş Eylem Planı (2001) ile terörizmle mücadelede teknolojik gelişmeleri gözeten ilkeleri belirleyerek ve kamu-özel iş birliğini teşvik ederek özellikle kritik altyapıların korunmasına katkı sunmaktadır.

Türkiye de sözkonusu temel belgelerin tarafı olup, bunlarda tanımlanan yükümlülükleri uygulama taahhütünü üstlenmiş ülkeler arasındadır. Bu itibarla, YT’ler ile terörizm arasındaki bağ konusunda en azından devlet katında etraflı bir müktesebata sahiptir.

III. SONUÇ

Soğuk Savaş’ın ardından dünya, yaşamın birçok alanında eşi benzeri görülmemiş bir küreselleşmeye, devlet ve toplum yapılarının farklı sektörleri arasında artan bağlantısallığa, uluslararası toplum üyeleri arasında genişleyen ekonomik-ticari ağlara ve iyi veya kötü niyetli amaçlar için kullanılabilecek YT’lerin yaygın biçimde ortaya çıkışına tanık oldu.

Yapay zekâ, kuantum teknolojisi/bilgisayarları, biyo- ve nano-yetenekler, siber, robotik, insansız sistemler, bulut teknolojileri, Nesnelerin İnterneti vb. gibi farklı teknoloji biçim ve yetenekleri, YT’lerin kapsamını radikal ölçüde genişletti ve terör örgütleri tarafından kullanılmaları için göz ardı edilemeyecek bir zemin oluşturdu. Dahası, sivil ve askeri teknolojik yeniliklerin hızla birbirlerine yakınsamaları, modern çatışma dinamiklerini kökten etkiledi. Bir zamanlar devletlerle, dolayısıyla kamu sektörüyle sınırlı olan yeni teknolojiler, örneğin insansız platformlar, yapay zekâ destekli sistemler, artık devlet dışı aktörler için de erişilebilir hale geldi. Terörist gruplar, daha önce devletlerin ilgili kurumlarıyla sınırlı olan YT yetenekleriyle devlet ve toplumlara karşı asimetrik operasyonları yürütmek olanağına kavuştular.

Özel sektörün bu tür teknolojilerin üretimindeki artan rolü ve payı ile birçok teknolojinin çifte kullanım (sivil ve askerî) özellikleri, terörizmle mücadele çabalarını daha da karmaşıklaştırdı. Böylece terörizm, her tür ve tezahürüyle giderek özelleşti ve  küreselleşti. Daha fazla sınamaya gebe bu zorlu ortamda, büyük güçler arasındaki jeostratejik ve jeopolitik rekabete YT’leri de kapsayan teknolojik alan da eklendi. Özetle, terör örgütlerine benzersiz fırsatlar sunan YT’lerin sürekli ve katlanarak genişlemesi göz önüne alındığında, ciddi ve gelişmiş devletler terör karşıtı faaliyetlerini kaçınılmaz olarak çok boyutlu ve düzlemli bir zemine oturtmaya yöneldiler. Bu gelişme, terörizmi önleme, azaltma, caydırma, savunma ve mücadelede bütüncül bir bakış açısının ne kadar hayatî olduğunu ortaya koydu.

Terörizmin modern tezahürleri, fizikî alanı aşarak sanal alana yayılmıştır. Bu iki alanı bir araya getirerek hem devlet hem toplum yapılarını ve dayanıklılıklarını ciddi ölçüde sınamaya tabi tutmaya başlamışlardır. Terörle mücadelenin, teröristler için yeni fırsatlar ortaya çıkaran YT’leri de kapsayacak bütüncül bir yapıda yürütülmesi zorunluluğu güncel koşullar ve teknoloji alanındaki gelişmelerden kaynaklanmaktadır. Altını bir daha çizmek gerekirse terörle mücadele, disiplinler ve alanlar arası bir yapı ve çok paydaşlı bir temel üzerine oturmak zorundadır. Herhangi bir YT alanında (örneğin siber güvenlikte veya dezenformasyon alanında) ortaya çıkabilecek zafiyet veya başarısızlık, terör grupları için YT’lerin sunduğu yıkıcı çarpanlar dikkate alındığında, sanal ortamlarda birbirleriyle etkileşim halindeki tüm diğer alanları etkilemeye müsaittir.

PKK’nın “silahlara veda” sürecini sembolik bir adımla başlatması kuşkusuz önemlidir. Ancak, an itibarıyla bunun üstüne atfedilen beklentiler bakımından doğal olarak yetersizdir. Kaldı ki, attığı sembolik adımın ne yöne evrilebileceğinin Türkiye’deki iç politika dinamikleriyle doğrudan bağlantılı olduğu görülmektedir. İçeride cereyan etmekte olan gelişmelerin ise şeffaflıktan uzak bir mecrada yürütüldüğü ve bunun kamuoyunda tabii olarak haklı endişeler yarattığı gözlenmektedir. Bu gözlemden hareketle mevcut duruma bakarak geleceğe dönük büyük beklentiler inşa etmek yanıltıcı olacaktır.  PKK, elindeki konvansiyonel silahlarının tümünü bıraksa, dolayısıyla fizikî anlamda Türkiye’ye zarar vermesi asgarî düzeye inse bile ne şekil ve  yön alacağı belirsizlik taşıyan bir sürece hem içeride hem dışarıda karşı meydan okumaya eğilimli  PKK tortularının ve bölgedeki uzantılarının, kimi dış aktörlerin de desteğinden yararlanarak Türkiye Cumhuriyetine karşı fizikî ve YT tabanlı saldırılar gerçekleştirmeyeceklerinin garantisi bulunmamaktadır. Nitekim, çok kısıtlı sayıda silahın yakılması sırasında PKK’nın yüksek düzeyli mensupları ile Türkiye’deki kimi siyasî aktörlerin beyan ve taleplerinin, “terörsüz Türkiye” hedefine ciddi gölge düşüren bir mahiyet arzettiği açıkça görülmüştür. Benzer bir gözlemin, fırsat bulduğunda Türkiye’yi hedef alacak DAEŞ ve türevleri için de geçerli olduğu not edilmelidir.

Mevcut belirsiz tablo, birtakım fizikî yeteneklerin (silah ve mühimmat) imha edilmesiyle sonuçlansa dahi meseleye geleceğe dönük bir perspektifle bakıldığında süreçten veya sonuçlarından tatmin olmayacak PKK kalıntıları ile bölgedeki PKK iltisaklı grupların ve diğer terör oluşumlarının, ellerinde kalmış konvansiyonel imkanları YT tabanlı yeteneklerle takviye etmek suretiyle  Türkiye için yine ciddi birer tehdit kaynağı olmaları olasılığı dışlanamaz .

Başlatılan sürece rağmen buna meydan okumaya meyyal PKK unsurlarının veya uzantılarının, sayı ve türleri bugünden tespit edilemeyecek fizikî yetenekler ile günümüzde erişilmeleri daha kolay hale gelen YT tabanlı sanal kapasiteleri birleştirmeleri halinde ortaya çıkacak yeni tehdit tablosu sümenaltı edilemeyecek bir durum olarak ortadadır. Bu itibarla, ileride Türkiye’nin karşısına çıkması muhtemel tehdit yapısının tüm bileşenlerine (fizikî ve sanal-YT) ışık tutacak bir duruşun kamuoyundan an itibarıyla esirgenmekte oluşu  Türkiyenin geleceğini doğrudan ve yakından ilgilendiren bu hayatî meseleye bakışta, kamuoyuyla paylaşılmayan başkaca iç siyasî gündem ve hesapların mevcut bulunduğuna işaret etmektedir.

İlgili Yazılar
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir