8 Ağustos’ta Beyaz Saray, Güney Kafkasya için tarihi bir buluşmaya ev sahipliği yaptı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın daveti üzerine Washington’a giden Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, ilk kez ABD Başkanı ile biraraya geldiler. Görüşmenin sonunda üç lider, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesine katkı sağlayacak yedi maddelik ortak deklarasyona imza attı.
Deklarasyonda, tarafların 2024 yılında çalışmaları tamamlanan 17 maddelik barış anlaşmasını parafladığı ve ayrıca AGİT Minsk Grubu’nun feshi için ortak başvuru yapma kararı aldığı belirtildi. Barış anlaşması metninin paraflanması, üç liderin huzurunda Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan tarafından gerçekleştirildi.
Üçlü görüşmeden önce ABD Başkanı, her iki liderle ayrı ayrı otuzar dakikalık ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Aliyev ile Trump arasındaki görüşme sırasında, Azerbaycan ve ABD ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısını açacak önemli anlaşmalar imzalandı.
Taraflar, Stratejik Çalışma Grubu kurulmasını öngören bir Mutabakat Zaptı (MoU) imzaladı. Bu Grup, Azerbaycan ile Amerika Birleşik Devletleri arasında Stratejik Ortaklık Şartı hazırlamakla görevlendirilecek ve iki ülke arasındaki iş birliğinin çeşitli alanlarda geliştirilmesini amaçlayacak.
Ayrıca Trump, 1992 yılında Ermeni lobisinin desteğiyle ABD Kongresi tarafından kabul edilen ve Azerbaycan’a yönelik doğrudan yardımları engelleyen 907 sayılı düzeltmenin kaldırılmasına ilişkin belgeyi de imzaladı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı, varılan anlaşmaları Azerbaycan ile ABD arasındaki ilişkiler çerçevesinde tarihi bir adım olarak nitelendirdi.
İmzalama töreninin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan ile Azerbaycan arasında kalıcı barış anlaşmasının imzalanmasının önündeki engelin, Ermenistan Anayasası’nda yapılması gereken değişiklik olduğunu bir kez daha vurguladı.
1995 yılında kabul edilen Ermenistan anayasasındaki sorun anayasanın girişinde Ermenistan’ın bağımsızlık bildirgesine atıfta bulunulmasıdır.
12 maddelik bildirinin giriş kısmında Ermenistan SSCB Yüksek Sovyet’i ile Dağlık Karabağ Yürütme Komitesi’nin 1 Aralık 1989 tarihli “Ermenistan SSCB ile Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’nin birleştirilmesine ilişkin” ortak kararına dayalı olarak bağımsız Ermenistan Cumhuriyeti’nin hukuki çerçevesi belirlenmiştir.
Söz konusu anayasa maddesi, Azerbaycan tarafından toprak iddiası olarak değerlendirilmektedir. Ermenistan Adalet Bakanı Srbuhi Galyan, yeni anayasa taslağının 2026 parlamento seçimlerinden önce tamamlanması gerektiğini belirtse de, yakın zamanda anayasa değişikliği için referanduma gidilmesi şimdilik planlanmamaktadır. Başbakan Paşinyan’ın iç siyasette şimdilik önceliği, 2026’da yapılacak genel seçimlerde, partisinin parlamentoda çoğunluğu elde etmesini sağlamaktır.
Buna rağmen, tarafların barış anlaşması metnini paraflaması, kalıcı barışa doğru atılmış önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Paraflama ile birlikte taraflar, üzerinde uzlaşılan maddelerde değişiklik yapılmayacağı konusunda ortak mutabakata varmış bulunuyorlar.
Ortak imza töreninde Ermenistanlı bir gazetecinin sorusunu yanıtlayan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, “Emin olabilirsiniz, Azerbaycan halkı da emin olabilir ki bugün burada yaşanan gelişmeler, Güney Kafkasya’da kalıcı barışla sonuçlanacaktır.” dedi.
Her iki lider, ABD Başkanı Donald Trump’a Güney Kafkasya’da barışın tesis edilmesine verdiği destek için teşekkür etti ve Başkan Trump’ın Nobel Barış Ödülü’ne layık görülmesi için Nobel Komitesi’ne ortak başvuruda bulunabileceklerini ifade ettiler.
Bildirinin en dikkat çekici maddesi ise, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ile Azerbaycan ana karası arasında Ermenistan üzerinden kurulacak ulaşım hattı oldu. Metinde, iki ülke arasındaki iletişim kanallarının, devletlerin egemenliği, toprak bütünlüğü ve yetki alanına saygı temelinde açılacağı vurgulandı. Taraflar, bu bağlantının engelsiz sağlanması ve Ermenistan’ın da uluslararası ve ülke içi ulaşımda karşılıklı fayda elde etmesini öngören madde üzerinde uzlaştı.
Alınan karara göre, söz konusu hat “Uluslararası Barış ve Refah için Trump Rotası” (TRIPP) olarak adlandırılacak. Bu proje için Ermenistan, ABD ve tarafların mutabık kalacağı üçüncü bir ülke ile birlikte bir çerçeve plan hazırlayacak. Beyaz Saray’dan Associated Press’e konuşan üst düzey bir yetkili, hattın bu şekilde adlandırılmasının Ermenistan tarafından önerildiğini aktardı.
Üçlü deklarasyonda rota üzerindeki Amerikan şirketlerinin kontrol süresiyle ilgili herhangi bir ifade yer almasa da, Donald Trump Ermenistan ile ABD’nin 99 yıllık özel bir ortaklık kurduğunu açıkladı.
Trump, “Ermenistan ayrıca bu koridoru geliştirmek için ABD ile 99 yıla kadar uzanabilecek münhasır bir ortaklık kuruyor” diyerek bunun yatırım çekme potansiyeline dikkat çekti. Ayrıca, Amerikan şirketlerinin bölgede önemli altyapı yatırımları yapmasını beklediklerini ve “Buraya girmek için çok istekli olduklarını, büyük miktarda para harcayacaklarını” söyledi.
“Trump Rotası”nın teknik detayları henüz netleşmiş değil; ancak Azerbaycan için bu bağlantı rotasında en önemli konu, Nahçıvan ile engelsiz bir şekilde bağlantının sağlanmasıdır.
Ermenistan tarafı, 2020 yılında Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya liderleri arasında imzalanan ve İkinci Karabağ Savaşı’nı sona erdiren ateşkes bildirgesinde, Nahçıvan ile iletişimin engelsiz sağlanacağı maddesine imza atmasına rağmen, geçen beş yıllık süreçte bu konuda herhangi bir somut çalışma yapılmamıştır. Bildiride ayrıca rotanın güvenliğinin Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) tarafından sağlanması gerektiği ve 5 km genişliğindeki Laçin Koridoru’nun da Rus barış güçleri tarafından kontrol edileceği belirtilmişti.
18 Şubat 2023’te Münih Güvenlik Konferansı’nda Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile gerçekleştirdiği üçlü görüşmede, hem Laçin Koridoru’nun uç noktalarına hem de Azerbaycan’ı Ermenistan üzerinden Nahçıvan’a bağlayan güzergâh boyunca kontrol noktaları kurulmasını teklif etti. Aliyev, bu kontrol noktalarının resmî bir önlem olduğunu ve bu fikrin ABD ile Avrupa Birliği tarafından kabul edilebilir olduğunu ifade etti. Ancak Ermenistan tarafı, Laçin Koridoru’nun Azerbaycan kontrolünde olması önerisine sıcak bakmayarak teklifi reddetti. Bunun ardından, bir ay içinde Azerbaycan Laçin Koridoru girişine sınır geçiş noktası kurdu ve kontrolünü sağladı.
Azerbaycan, rota boyunca işgalden kurtardığı bölgelerde demiryolu hatların yapımını bu yıl sonuna kadar tamamlamayı planlıyor; ayrıca Nahçıvan’da demiryolu altyapısının iyileştirilmesi çalışmalarına da başladı.
Azerbaycan için en önemli konu, Nahçıvan’a giden kargoların ve vatandaşların herhangi bir engelle karşılaşmaması; Aliyev’in ifadesiyle “Ermenistan sınır memurlarıyla yüz yüze gelmemesidir.”
Elbette, bu rotanın önemi hem ticari hem de jeopolitik açıdan çok büyüktür. Çünkü rota, Türkiye ile Orta Asya’yı Ermenistan ve Azerbaycan üzerinden bağlayan en kısa güzergahtır. Azerbaycan, rota boyunca elektrik iletim hatları, fiber optik kablolar ve potansiyel olarak Hazar’ın karşı yakasındaki komşularının enerji kaynaklarını Avrupa’ya taşıyabilecek enerji altyapısı projeleri planladığını ifade ediyor.
Ermenistan da anlaşmadan memnun görünüyor.
Sovyet döneminde Erivan’dan güneye, Kapan ve Meğri’ye uzanan bir demiryolu hattı bulunuyordu. Bu hat, kesintisiz tek bir yolcu hattı değil, Transkafkasya Demiryolları sisteminin bir parçasıydı. Trenler Erivan’dan kalkarak Ermenistan’ınYeraskh köyü üzerinden Nahçıvan’a giriyor, ardından yeniden Ermenistan’ın güneyine geçerek Kapan ve Meğri yönüne ilerliyordu.
Nahçıvan hattı aynı zamanda İran’ın Culfa istasyonuna bağlanıyor, böylece hem iç hat hem dış ticaret için kullanılıyordu.
Erivan’dan Syunik bölgesine tamamen Ermenistan toprakları içinden doğrudan demiryolu inşa etmek coğrafi zorluklar nedeniyle Sovyetler döneminde mümkün olmamıştı. 1990’larda çatışmaların başlamasıyla bu hat da, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki diğer demiryolu bağlantıları gibi devre dışı kaldı. Şimdi ise varılan mutabakat sayesinde Ermenistan’ın bu güzergâhı yeniden kullanabileceği belirtiliyor.
Başbakan Nikol Paşinyan, anlaşma sayesinde Ermenistan’ın ablukadan çıkacağını, Azerbaycan’ın ise karşılığında Ermenistan toprakları üzerinden Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’ne güvenilir bir bağlantı kurma fırsatı elde edeceğini, Ermenistan’ın da Azerbaycan ve Nahçıvan toprakları üzerinden Sünik bölgesine demiryolu bağlantısı sağlama imkânına kavuşacağını ifade etti.
Paşinyan, “Ermenistan Cumhuriyeti, Rusya’ya, İran İslam Cumhuriyeti’ne, Orta Asya’ya ve Çin’e uluslararası demiryolu ağına erişim elde ediyor.” dedi.
Ermenistan’ın bir diğer beklentisi, bu gelişmelerin Ermenistan ile Türkiye arasındaki sınırın açılmasına zemin hazırlaması yönündedir. Çünkü Ermenistan’ın ekonomik abluka koşullarından kurtulması ve Rusya’ya olan bağımlılığını azaltması, otuz yılı aşkın süredir kapalı olan Batı sınırlarının açılmasına bağlıdır.
İran ve Rusya, ulaşım engelleri dolayısıyla tarafların aldığı karardan memnun değiller. Her iki ülke, Azerbaycan ile Ermenistan arasında barış anlaşması metninin paraflanmasından memnuniyetlerini dile getirmiş olsa da, bölgesel iletişim ağlarının açılmasına Washington’un dahil olmasından duydukları rahatsızlığı açıkça ifade ettiler.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova, bu alanda hala Rusya’nın da taraf olduğu üçlü mutabakatların geçerliliğini koruduğunu ve taraflardan hiçbirinin bu anlaşmalardan çekilmediğini hatırlattı. Zakharova ayrıca, Ermenistan’ın Avrasya Ekonomik Birliği’nin (AEB) ortak gümrük alanına üyeliğinin dikkate alınmasının önemini vurguladı.
Avrasya Ekonomik Birliği üyesi olan Ermenistan topraklarından geçen herhangi bir mal, AEB’nin gümrük kurallarına uygun olmalıdır. Bu da Ermenistan’ın dış gümrük tarifelerini tek taraflı belirleyemeyeceği, AEB politikalarına bağlı kalmak zorunda olduğu anlamına gelir.
Bir diğer önemli konu ise, bu rotanın geçtiği güzergâh boyunca, özellikle Ermenistan-İran sınırında, 1992’den bu yana Rus sınır muhafızlarının varlığıdır. Bu yılın Ocak ayından itibaren, Ermenistan sınır muhafızları Agarak sınır kapısında yalnızca kendi personelini görevlendirmeye başladı. Ancak Rus sınır muhafızlarının sınırdan tamamen çekilmesine dair henüz bir plan açıklanmadı.
Paşinyan ise Ermenistan “sınır muhafızlarının sayısını adım adım artırmayı” hedeflediklerini ifade etmiştir.
İran’dan birçok üst düzey yetkili, Washington deklarasyonunun ardından daha sert açıklamalarda bulundu. İran’ın dini lideri Ali Hamaney’in başdanışmanı Ali Ekber Vilayeti, Güney Kafkasya’nın Trump’ın kiralayabileceği sahipsiz bir bölge olmadığını vurguladı.
Vilayeti, “Trump kendini bir emlakçı gibi görüyor ve bölgeleri, toprakları kiralayabileceğini sanıyor” diyerek, bu projenin İran’ın kuzey ve kuzeybatısındaki iletişim hatlarını tehdit ettiğini belirtti. Ayrıca, Rusya ile ya da Rusya olmadan bu projeye karşı gerekli adımları atacaklarını ifade etti.
İran Parlamentosu Başkan Yardımcısı Ali Nikzad ise bu koridor projesinin bir barış yolu değil, aksine savaş koridoru olduğunu dile getirdi.
İslam Devrim Muhafızları Ordusu’nun siyasi başkan yardımcısı General Serdar Cevani, Trump’ın Aliyev ve Paşinyan’ı kandırdığını söyleyerek, iki liderin Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’den bile daha büyük bir hata yaptıklarını söyledi. “Bu iki ülkenin yetkilileri, Kafkasya’nın gerçeklerine ve bölgedeki diğer ülkelerin çıkarlarına dikkat etmeden, ABD, siyonist rejim ve bazı Avrupa ülkelerinin vaatlerinin etkisiyle maceracı bir adım attılar,” dedi.
Cevani, Zengezur koridorunun ABD’ye teslim edilmesinin İran, Rusya, Çin ve Hindistan’ın ulusal çıkarlarına aykırı olduğunu belirtti. “Bu ülkelerin, bölge için yıkıcı olan bu gelişme karşısında sessiz kalmayacakları ve her birinin çıkarlarını ve güvenliğini korumak için gerekli adımları atacağı açıktır,” diye ekledi.
Dünyanın birçok ülkesi, tarafların barış anlaşması metnini paraflamasını ve önemli konularda uzlaşmaya varmasını memnuniyetle karşıladı. Washington’daki görüşmelerin ardından Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında, ayrıca Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov arasında telefon görüşmeleri gerçekleştirildi.
Mısır ziyareti sırasında basının sorularını yanıtlayan Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Zengezur koridorunun Türkiye’nin vizyonu ve stratejisi doğrultusunda hayata geçirilmesi halinde, Avrupa’dan Asya’nın derinliklerine uzanan önemli bir ulaşım güzergahının parçası olacağını ifade etti.
Sonuç
Washington’da Azerbaycan, Ermenistan ve ABD liderlerinin imzaladığı ortak deklarasyon, şüphesiz Güney Kafkasya’da barışın sağlanmasına yönelik önemli bir adımdır. Tarafların ABD’nin şahitliğinde barış ve istikrara olan kararlılıklarını açıkça ortaya koymaları, bu yöndeki çalışmalara ciddi bir şekilde yaklaşmalarını teşvik edecektir. Barış anlaşmasının paraflanması, dış aktörlerin Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki sorunu kendi çıkarları doğrultusunda kullanmalarını engelleyecektir.
Şimdi tarafların önünde duran en önemli görev, barış anlaşması metninin her iki ülkenin halkına doğru ve amaçlarına uygun şekilde anlatılmasıdır; ayrıca resmi söylemin yapıcı ve barışçıl olmasını sağlamaktır. Her iki ülke için düşmanlıkların geride bırakıldığı, komşu devletin toprak bütünlüğü ve egemenliğine saygıya dayalı yeni, temiz bir sayfanın açılma zamanı çoktan gelmiştir.
Bölgenin ekonomik kalkınması ve uluslararası bağlantılarının güçlenmesi, yalnızca Azerbaycan ve Ermenistan için değil, tüm bölge için istikrar ve refahın artmasına önemli katkılar sunacaktır. Ancak sürecin sağlıklı ilerlemesi için tarafların kararlılığı, dış aktörlerin tutumu ve anayasal düzenlemelerin zamanında yapılması kritik öneme sahiptir.