Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB), Yekaterinburg’da Azerbaycanlıların yaşadığı eve düzenlediği baskında sekiz kişiyi gözaltına alırken, iki Azerbaycan vatandaşı, Ziyaddin ve Hüseyin Seferov kardeşler hayatını kaybetti. Olay, iki ülke arasındaki ilişkilerde ciddi bir krize neden oldu.
Rus makamları, ölümlerin kalp krizi ve travmaya bağlı olduğunu açıklasa da, Azerbaycan tarafı cenazelerin teslimi sonrası kardeşlerin gözaltında işkenceyle öldüğünü söyledi. Moskova ise, baskının 2001 yılında Azerbaycanlı iş adamı Yunis Paşayev’in öldürülmesiyle bağlantılı olarak gerçekleştirildiğini iddia etti.
Bu olayın ardından Rusya’nın farklı şehirlerinde Azerbaycanlılara yönelik yeni baskınlar düzenlendi. Yekaterinburg Azerbaycan Diasporası’nın lideri Şahin Şıhlinski de gözaltına alınanlar arasında yer aldı. Rus vatandaşı olan Şıhlinski, polis tarafından aracının camı kırılarak darp edilip götürüldü; ancak birkaç saat sonra serbest bırakıldı.
Bakü, Rusya’da Azerbaycanlıların gözaltına alınması ve ölümüne ilişkin olarak Moskova’yı soruşturma yapmaya çağırdı. Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, FSB’nin Yekaterinburg’daki operasyonu sırasında vatandaşlarının yaşamını yitirmesinden derin endişe duyduklarını ifade etti.
Bakü, yaşanan ölümler ve gözaltılarla ilgili Moskova’dan resmi bir soruşturma başlatmasını talep etti. Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, vatandaşlarının ölümünden duydukları derin endişeyi dile getirdi. Ancak Rusya Dışişleri Bakanlığı, olayların iç mesele olduğunu savunarak Azerbaycan’ı iç işlerine müdahale etmekle suçladı.
Azerbaycan tarafı ise buna yanıt olarak Rusya’ya yönelik tüm kültürel etkinlikleri; konserler, tiyatrolar, festivalleri iptal etti. Ayrıca, Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksey Overçuk’un Azerbaycan ziyareti de iptal edildi.
Bu gelişmelerin hemen ardından Azerbaycan İçişleri Bakanlığı, Sputnik Azerbaycan bürosuna operasyon düzenleyerek 7 kişiyi gözaltına aldı. Büro yöneticileri İgor Kartavıh ve Yevgeniy Belousov, 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Ayrıca, İran’dan Azerbaycan’a gelen uyuşturucuların dağıtımı ve siber dolandırıcılıkla suçlanan iki Rus çetesi de Bakü’de yakalanarak gözaltına alındı. Tüm bu olaylar sonrası her iki ülkenin büyükelçileri dışişleri bakanlıklarına çağrılarak karşılıklı protesto notaları sunuldu.
Tüm bu gelişmeler, Rusya ile Azerbaycan arasındaki gerilimin buzdağının sadece suyun üstünde kalan küçük bir parçası niteliğinde.
Geçen yıl Aralık ayında, Azerbaycan Hava Yolları’na ait bir uçak Rus savunma sistemi tarafından vurularak düşürülmüş; kazada 38 kişi hayatını kaybederken, 29 kişi de yaralanmıştı. O kazadan sonra Azerbaycan – Rusya ilişkilerinde soğuk rüzgarlar esiyordu.
Uluslararası Araştırmalar Merkezi – AIR Center bölüm başkanı Vasif Hüseynov’a göre Azerbaycan’ın Rusya’dan esas beklentisi uçak kazası ile ilgili Azerbaycan’ın taleplerini dikkate alması, tazminat ödemesi ve kazanın nedenlerini araştırmasıydı.
Rusya ise bu yönde bir adım atmış değil. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, olayı “trajik bir hadise” olarak tanımlayarak, hayatını kaybedenlerin ailelerine “derin ve samimi taziyelerini” iletti, yaralılara acil şifalar diledi; fakat kazayla ilgili sorumluluğu üstlenmediğini açıkça ifade etti.
Azerbaycan kamuoyunda bu yaklaşım, “imparatorluk kibri” olarak yorumlanıyor ve stratejik ortaklık ilkeleriyle bağdaşmadığı görüşü hakim.
Güney Kafkasya Araştırmalar Merkezi Direktörü Farhad Mammadov’a göre, Kremlin’in sorunun çözümüne dair gerekli kararları zamanında almaması önemli riskler doğuruyor. Mammadov, bu tür konuların Rusça medyada geniş şekilde yer bulmasının Kremlin’in sonraki adımlarını etkileyebileceğini belirtiyor:
“Putin yönetimi için zamanında bir adım atmak alışıldık bir tutum değil. Kremlin zamanında karar vermediğinde ilerleyen süreçte alacağı kararlar medya aracılığıyla oluşturulan kamuoyu içeriğine bağlı hale geliyor.”
Azerbaycan’ın verdiği karşılık ise Moskova’da şok etkisi yarattı. Daha önce Rus kolluk güçleri Orta Asyalı göçmenlere benzer sertlikte müdahalelerde bulunmuş, fakat bu tür olaylar diplomatik yöntemlerle çözülmüştü.
Örneğin, Mart 2024’teki Crocus City Hall terör saldırısından sonra, Rusya Orta Asyalı göçmenlere, özellikle Özbeklere yönelik geniş çaplı baskınlar başlattı. Bu süreçte keyfi gözaltılar, fiziksel şiddet, aşağılayıcı muamele ve ev/iş yerlerinde kontroller gerçekleşti. Moskova ve St. Petersburg’da Özel Polis Taktik Birimi (OMON-Özel Polis Çevik kuvveti) , yüzlerce göçmeni darp etti, elektroşok uyguladı, hakaret etti ve gözaltına aldı.
Azerbaycan ve Rusya arasında kriz büyürken Rusya tarafı suçlamaları üçüncü taraflara yöneltti. Rusya Dışişleri Sözcüsü Maria Zaharova, iki ülkenin stratejik ortaklığının bazı güçleri rahatsız ettiğini söylerken, Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov da olaydan sonra Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski arasında gerçekleşen telefon görüşmesini yorumlarken Ukrayna’yı ilişkileri sabote etmekle suçladı.
Azerbaycan’ın tepkisine karşılık olarak Rus medyasında, 2020 yılında İkinci Karabağ Savaşı sırasında Ermenistan-Nahçıvan sınırında düşürülen Rus helikopteri ile 2023’te Karabağ’daki antiterör operasyonu sırasında hayatını kaybeden Rus barış gücü personeli yeniden gündeme getiriliyor. Oysa Azerbaycan her iki olayda da resmi düzeyde özür dilemiş ve tazminat ödemiştir. Benzer bir sorumluluk ve adımın şimdi Rusya tarafından da atılması beklenmektedir.
Rus devlet kanalına konuşan bazı siyasi yorumcular ise Türkiye’yi hedef aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise yaptığı açıklamada, Moskova-Bakü arasındaki gerginliğin kalıcı bir zarara yol açmamasını umduğunu belirterek, Türkiye’nin gerginliğin aşılmasında taraflara destek vermeye hazır olduğunu ifade etti.
Bazı çevrelere göre yaşanan son gelişmeler, Rusya’nın Güney Kafkasya’daki nüfuzunu kaybetmeye başlamasıyla doğrudan bağlantılı. 2020’deki savaşta topraklarının büyük bölümünü geri alan Azerbaycan, 2023 yılında düzenlediği antiterör operasyonuyla Karabağ’daki ayrılıkçı yapıya son vererek bölgedeki tam kontrolü sağladı. 2025’te Rus barış güçlerinin bölgeden tamamen çekilmesiyle birlikte Azerbaycan tarihinde ilk kez topraklarında hiçbir yabancı askeri güç kalmadı.
Uzmanlar, Azerbaycan’ın bölgede artan gücü, Ermenistan’la barış sürecinde yaşanan ilerlemeler ve Türkiye-Ermenistan normalleşme girişimlerinin, Rusya’nın sert ve agresif tepkilerini tetikleyen başlıca unsurlar olduğunu ifade ediyor.
Güney Kafkasya Araştırmalar Merkezi Direktörü Farhad Mammadov’a göre, Rusya ile Azerbaycan arasındaki mevcut gerginlik doğrudan Ermenistan-Azerbaycan barış sürecini sekteye uğratmasa da, özellikle ulaşım hatlarının açılması gibi başlıklarda Rusya’nın çıkarlarına aykırı kararların alınması halinde bunun sonuçları oldukça ciddi olabilir.
Azerbaycanlı siyasi yorumcular, Azerbaycan ile Rusya arasındaki ilişkilerin eski düzeyine dönmesinin zaman alacağını kabul ediyor; ancak taraflardan hiçbirinin ilişkilerin daha da kötüleşmesini istemediğini vurguluyorlar.
Uluslararası Araştırmalar Merkezi (AIR Center) bölüm başkanı Vasif Hüseynov’a göre, ilişkilerdeki mevcut gerilimin derinleşmesi ne Bakü’nün ne de Moskova’nın çıkarlarına hizmet eder. Ancak o bazı risklerin de bulunduğunu ekliyor:
“Olayların seyrine göre birçok şey değişebilir. Eğer Azerbaycan-Ermenistan barış sürecinde Rusya çıkarlarının göz ardı edildiğini düşünürse, bölgesel ülkelere karşı tavrını sertleştirebilir.”
Hüseynov ayrıca, Azerbaycan’ın dış politikada genellikle soğukkanlı ve hesaplanmış adımlar attığını, duygusal reflekslerden kaçındığını belirterek, ilişkilerin daha da kötüleşmesini beklemediğini ifade ediyor.