Birinci Dünya Savaşı sona erdiğinde galip devletler yenilenlere zaferin koşullarını dikte edecek barış anlaşmalarını görüşüp sonuçlandırmak amacıyla Paris, Londra ve San Remo’da bir dizi konferans düzenlerler. Bu konferansların en çetini Osmanlı Devletiyle yapılacak anlaşmadır, zira artık hedef “Türk”’ü Avrupa’dan söküp atmaktır. Boğazlar üzerinde kurulacak rejim, Anadolu ve Trakya’nın paylaşılması, Türk olmayan etnik gruplara verilecek haklar uzun süre görüşülür. Müzakerelerin zaman almasında, 19 ncu yüzyıla özgü geleneksel Avrupa içi rekabet, emperyalist hırslar, ulusal önyargılar ve görüşmeciler arası ihtilaflar da etkili olur. Fakat Türkiye’nin kaderini görüşen devletlerin kavrayamadıkları, hesaplayamadıkları yeni bir güç vardır: Kemalistler.
Tarihçi Paul Helmreich’ın zengin bir kaynakçayla titiz bir araştırma sonucu yarattığı bu eser, Türkiye üzerinde 1919-1920 döneminde İngiltere, ABD, Fransa ve Yunanistan arasında yapılan görüşmeleri, yaşanan anlaşmazlıkları ve varılan uzlaşıları ayrıntılarıyla, çok taraflı diplomaside önem taşıyan arka planla ilgili doyurucu açıklamalarla, nesnel çözümlemelerle ve berrak bir dille anlatıyor. Tarafların talep ve iddialarının ortaya serilmesiyle başlayan kitap, İzmir’in işgali, Anadolu’nun paylaşılması, “manda” meselesi, İngiliz-Fransız görüş ayrılığı, Lloyd George ve Lord Curzon’un Yunan yandaşlığı, Yakın Doğu’da Yunan egemenliği kurma hayalleri, İstanbul’da Vatikan benzeri bir hilafet devleti kurarak Türkleri İstanbul’dan çıkarma ve başkenti Bursa’ya taşıma düşünceleri ve Ermenilere devlet kurdurma meselesi derken, birden Türk milliyetçilerinin sahneye çıkmasıyla devam ediyor. Böylece 19 ncu yüzyılın kalıplarıyla düşünmeye alışmış galip devletler, yazarın yorumuyla, karşılarında bir 20nci yüzyıl olgusu buluyorlar.