Diplomat, akademisyen ve uzmanların hazırladığı bu eser, Rusya’nın tarihsel geçmişini, ekonomik ve siyasi koşullarını, tehdit algılarını ve güvenlik yaklaşımlarını geniş bir yelpazede ele almayı hedefliyor. Bu amaç doğrultusunda Rusya’yı bilen ve çalışan araştırmacı ve uygulamacıları bir araya getiriyor. Amaçlanan Rusya’yı farklı yönleriyle okuyucuya anlatmak, geleceğe yönelik analizler yapabilmek adına Rusya’nın geçmişini ve bugününü mümkün olduğunca gözden geçirmek.
Putin iktidarında, 2000’li yılların ortalarına kadar, küresel yükselen yıldız konumuna yükselen Rusya Federasyonu, 2000’li yılların ortalarından itibaren küresel düzeni eleştiren ve bu düzene açıkça karşı çıkan bir aktör konumuna sürüklendi. 2008 Gürcistan işgali ile farklı bir boyuta geçen bu pozisyon Moskova’yı hızla revizyonist bir aktöre dönüştürdü. Rusya, ‘Yakın Çevresinde’ istikrarsızlığın ve güvensizliğin ana kaynağı oluverdi. Bu durum Moskova’yı küresel alanda, Putin’in artan otoriterliğinin ağır etkisi altında, adım adım ötekileştirdi.
Bu ötekileştirmenin bir yansıması olarak, eski ve yeni dünya düzenlerine yönelik eleştiri ve değerlendirmeler ışığında karşımıza cevaplanması aslında hiç de kolay olmayan şu sorular çıkıyor: Rusya yeni küresel ortamda kendisini nasıl tanımlıyor? Rusya’nın bir “kimlik” sorunu var mı? Bunun güvenlik ve tehdit algılamalarındaki etkisi nedir? Moskova bu şartlar altında kendisini küresel politikalarda nasıl konumlandırıyor, ya da nasıl bir uluslararası statüsü olduğuna inanıyor?
Bu ve benzeri sorulara değişik perspektiflerden yanıt arayan bu kitap, veto gücüne sahip BM Güvenlik Konseyi Daimî Üyesi, nükleer gücüyle dengeleri belirleyebilen bir enerji devinin bugününü ve geleceği anlamak adına okuyucularıyla buluşuyor.