Charlie Hebdo’nun İhmal Ettiği bir Gerçek: Fransızlar bir Zamanlar Bölgeye Gerçekten Tanklar Göndermişti

PAYLAŞ

Mizah dergisi Charlie Hebdo’nun, ülkemizde yaşanan deprem felaketinin yol açtığı büyük yıkımla “Tank göndermeye gerek kalmadı” diyerek alay eden karikatürü haklı olarak kamuoyunun geniş tepkisiyle karşılaştı. Ancak karikatürü çizen kişinin bilmediği ya da unutmuş göründüğü bir gerçek vardı: Deprem tam da Fransızların yüz yıl önce  tanklarını gönderdiği, ama alamadığı Gaziantep, Kahramanmaraş, Urfa gibi, Fransız işgaline direnmiş şehirlerimizin bulunduğu topraklarda yaşandı. O zamanlar tanklarla toplarla harabeye çevirdikleri halde alamadıkları yerler, bu karikatüristin çarpık mantığına göre, bu sefer tank göndermeye gerek kalmadan harabeye dönmüş oluyordu.

 

Bu çizimi yapanın, Türkiye’nin zarar görmesini, tahrip edilmesini, cezalandırılmasını isteyen, belirli saplantı ya da önyargılara sahip biri olduğundan kuşku yok. Şayet güncel bir konu olsun diyerek Ukrayna’ya tank gönderilmesi meselesiyle paralellik kurmaya çalışmış ise, böyle bir karikatür en azından niteliksiz bir çalışma olmuş; hiciv yapayım derken eski defterleri açmış. Evleri yıkılan insanlarla dalga geçmek ise onun sözde “sanatçı” kişiliğini derinden yaralamış.

 

Şimdi bu şahsın belki bilip de bilmez göründüğü geçmişe bir bakalım. Bundan 103 yıl önce imzalanan Sevr Antlaşması, Mardin-Urfa-Antep-Ceyhan’ı Fransız mandası altındaki Suriye’ye bırakıyordu. Mersin-Adana-Maraş-Diyarbakır-Silvan-Elazığ-Arapkir-Sivas-Tokat Fransız nüfuz bölgesi oluyordu.

 

Fransız ordusu, Urfa, Maraş, Antep’in de bulunduğu  bölgeyi 21.500 asker, 300 makineli tüfek, ağır toplar, altı uçak ve beş tanktan oluşan bir güçle işgal etti. Antep’e giren Fransız askerlerinin arasında 500 kişilik bir Ermeni birliği de vardı. Antep halkı işgali öfke ve kızgınlıkla karşılarken, yüzyıllarca Anteplilerle birlikte yaşayan Ermeniler işgalcileri çiçeklerle karşıladı. Şehirde Kasım 1919’da işgale karşı protestolar,  silahlı direnişler ve çatışmalar başladı. Aynı dönemde Maraş’ta da işgale karşı ayaklanmalar meydana geldi. Bölgede Müdafaayı Hukuk teşkilatları kuruldu. Ankara’dan Mustafa Kemal direnişi örgütlemek amacıyla bölgeye Kılıç Ali Paşayı gönderdi.

 

Yoğun direniş karşısında Fransızlar 12 Şubat 1920’de Maraş’tan, 11 Nisan 1920’de Urfa’dan çekildi. Buna karşılık beş tank, 105’lik, 155’lik top, 65’lik dağ toplarıyla var güçleriyle Antep’e yöneldiler.

 

Şanlı direnişiyle tarihimizde müstesna bir yere sahip, 8 Şubat 1921’de TBMM tarafından “Gazi” unvanıyla ödüllendirilen  Antep’in evleri aylarca bu silahlarla harabeye çevrildi. Kahramanca işgale direnen Antepliler 6317 şehit verdiler ve doğrudan sivil halka yönelik bu saldırıların 1907 Lahey Savaş Suçları Sözleşmesi kapsamına girdiğini savundular. Şehrin Suburcu Caddesinden o zamanlarda çekilmiş şu fotoğraf Charlie Hebdo’nun çizdiği deprem tablosuna ne kadar da “benziyor”.

(Kaynak, Fotoğraflarla Gaziantep Savunmasından Kesitler, Şehit Kamil Belediyesi Kültür Yayınları, sayfa 30)

Fransızlar 20 Ekim 1921 Ankara Anlaşmasıyla Antep’ten çekilmeyi kabul ettiler.  Çekilme 4 Kasım’da başladı,  zafer ve kurtuluş 25 Aralık 1921 günü gerçekleşti. Fransız tankları geldikleri gibi gitti, ama kimi zihinlerdeki “tank” saplantısı  demek ki kolay silinmemiş.

 

“Batı” kavramı bir yandan aydınlanma, akıl ve bilimle birlikte anılırken, maalesef tarihteki birçok örneği ile sömürgecilik ve ırkçılıkla da lekelendi. Batı insanının kendini başkalarının yerine koymayı bilmesi beklenirken, bir karikatürist çıkıyor başka halkları ikinci sınıf insan olarak görüyor.

 

Türk halkı en acı gününde Charlie Hebdo’nun kin ve nefret dolu bir tutumuyla  karşılaştı. Bu karikatüriste yine Batı’nın akılcılık ve aydınlanmasının iyi bir ders vermesini dilemekten başka çare yok gibi.

Fransızların Antep Harbinde kullandığı, 37mm tabanca ve 8mm Hotchkiss makineli tüfekle teçhiz edilmiş  tanklar(Aynı kaynak, sayfa 23)

İlgili Yazılar
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir