FATİH CEYLAN-BÜYÜKELÇİ (E)/CAN ERENOĞLU-KORAMİRAL (E)
Dünya ve Coğrafyamızın Deniz Boyutu
Denizler ve okyanuslar binlerce yıldır insanlar için önemli bir besin ve ekonomik geçim kaynağı olageldi. Dünya deniz ulaştırması ve navlun ücretleri, gemi inşa ve onarım tersaneciliği, balıkçılık, enerji ve deniz kaynaklarının kullanılması gibi denizlere yönelik tüm faaliyetler göz önüne alındığında denizler insanlığa yılda yaklaşık 1 trilyon ABD dolarının üstünde bir ekonomik kaynak yaratmakta.
Günümüzde denizcilik alanına ilişkin deniz ulaştırması, gemi inşa sanayii, onarım tersaneciliği, balıkçılık, enerji, deniz kaynaklarının işletimi vb. alt sektörlerin tümü birlikte ele alındığında denizlerin ekonomik açıdan da büyük bir zenginlik kaynağı olduğu açık. Dünyada sadece balıkçılık ve balıkçılıkla ilgili sektörlerden geçimini sağlayan 200 milyondan fazla insan bulunması denizlerin insanlık açısından yaşamsal önemini ortaya koyan çarpıcı bir örnek.
Çeşitli uygarlıkları birbirine bağlayan sahil bölgeleri dünya nüfusunun %75’ini ve uluslararası ticaret ile askeri güç merkezlerinin neredeyse tamamını kapsamaktadır. Mavi gezegen olan dünyaya rengini veren denizlerin kapladığı alanın büyüklüğü (dünyanın %70’inden fazlası) dikkate alındığında dünyayı yerküre olarak değil, suküre olarak tanımlamak da mümkün.
Hem dünyanın hem kritik bir deniz coğrafyasına sahip ülkemizin güvenlik, enerji, sürdürülebilir ekonomik kalkınma, istihdam, ticaret ve ulaştırma, küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği, çevrenin korunması gibi alanlarda deniz ve denizcilik boyutunu ulusal/bölgesel/küresel yönleri itibariyle gelecek vizyonlarının ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirmeleri kaçınılmaz.
Bakış ve çıkarlar açısını bu geniş çerçeve içinde tanımladığımızda karşımıza çıkan tablo içinde üç tarafı denizlerle çevrili ve 9.000 km.nin üzerinde kıyı uzunluğu bulunan Türkiye’nin 81 ilinden 27’sinin deniz kıyısında bulunması, nüfusun yaklaşık %50’sinin sahil bölgelerinde yaşaması, dünya üzerindeki deniz ulaştırma hatları ve stratejik boğazlar içerisinde kendine özgü özelikleri bulunan Türk Boğazları’nın Türk egemenliğinde olması denizlerin Türkiye açısından taşıdığı yaşamsal önemi açıkça göstermekte. Bu bağlamda, Türkiye’nin denizci bir anlayışa sahip devlet ve denizlerdeki çıkarlarını koruyup kollamaya dönük farkındalığa sahip bir ulus olması bir sorumluluk ve zorunluluk olarak önümüzde bulunmakta.
Denizlerdeki hak ve çıkarlarımız deyince son dönemde akla sadece askeri-güvenlik boyutunun gelmesi denizlere dair kapsamlı bir yaklaşımın gerekliliği açısından yetersiz bir bakış açısını oluşturuyor. Zamanın ruhu denizcilik kavramını bütüncül bir çerçevede ve denizlerdeki canlı-cansız tüm varlıklarıyla ele alınmasını zorunlu kılıyor. Denizciliğin ayrı parçalar halinde sadece askeri güce, sivil deniz filolarına, balıkçılığa ve ekonomik-ticari alana indirgenmek suretiyle kavramsallaştırılması kendi içinde hatalı ve eksik bir yaklaşım olur.
Deniz ve denizcilik, bünyesinde yetişmiş insan kaynakları, eğitim, uygulama, canlı bir durumsal farkındalık, sürdürülebilirlik bilinci, diplomasi ve kültür gibi yönleriyle de değerlendirilmesi gerekli kapsamlı bir alan olarak tanımlanmalı. Bu denli geniş bir anlayışın öncelikle geliştirilmesi, kamusal-özel sektörler arasında sinerji sağlayacak yönde ilerletilmesi ve bu alandaki toplumsal bilincin yerleştirilmesi için Kurucu Önderimiz Atatürk’ün belirlediği çağdaş devlet aklına dayalı bütüncül bir stratejinin ortaya konması zorunlu.
Denizlere ve denizciliğe sahip çıkılması sürecinde parlamentoda ve altılı masada temsil edilen partilerin programlarında bu kapsamlı alanın ne şekilde ele alındığını, geleceğe dönük nasıl bir vizyon öngörüldüğünü yurttaşlar olarak eleştirel bir açıdan bilmek zorundayız. Siyasi partileri bu konuda yaptıkları veya yapmadıklarıyla ölçmek mükellefiyeti bizlerin üzerinde duruyor.
Bu yazının amacı, partilerüstü bir yaklaşımla denizlerimize ve denizciliğe Meclisteki partilerin nasıl yaklaştığının örtüşen ve çelişen yönleri itibariyle özetle ve kıyaslamalı bir yaklaşım temelinde analiz edilmesidir.
Denizler ve Denizcilik Hakkında Parti Programlarının Örtüşen Yönleri
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Büyük Birlik Partisi (BBP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Demokrat Parti (DP), Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), Gelecek Partisi(GP), İyi Parti (İP), Memleket Partisi (MP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Saadet Partisi (SP), Yenilik Partisi (YP) ve Zafer Partisi (ZP), parti programlarında hızlı ve ekonomik bir hizmet sunan, büyüme amacına katkı sağlayabilen ve çevreyi tahrip etmeyen bir ulaştırma ve haberleşme alt yapısını oluşturmayı hedeflediklerini açıklamaktalar.
Sözkonusu oniki parti, deniz filosunun yenilenmesini ve güçlendirilmesini sağlamak amacıyla gemi inşa sanayinin, taşımacılık hizmetlerinin, limanların koşul ve olanaklarının dengeli bir çerçevede geliştirilmesinin hedef alınacağını belirtmekte.
Partiler, aynı zamanda, Doğu Akdeniz havzasındaki petrol ve doğal gaz kaynaklarının bölge ülkeleri arasında hakkaniyete dayalı olarak, bölgedeki barış ve refaha katkı sağlayacak şekilde birlikte kullanılması konusunda çaba sarf edeceklerini ve ülkemizin milli çıkarlarını savunacaklarını kaydetmekteler.
Sahillerimiz bağlamında partiler, kıyıların hatalı ve gelişigüzel kullanımını önlemek, denizciliği planlı, verimli ve doğal yaşamı da dikkate alacak yönde geliştirmek amacıyla, denizcilik sektörünün tüm bileşenlerini kapsayacak planların da hazırlanacağını vurgulamaktalar. Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’de bu kapsamdaki bütüncül bir planın halen hayata neden geçirilmemiş olduğu gerçeğini açıklama konusuna ise girmemeyi yeğlemekteler.
Çelişen Yönler Nelerdir?
MP, ‘Mavi Vatan’ doktrini doğrultusunda kuracakları “Denizcilik Bakanlığı”nda, ihracatçıların sorunlarının çözümüne katkı sunmak için “Deniz Ticareti Strateji ve Planlama Daire Başkanlığı” ihdas olunacağını açıklamakta. MP, ayrıca, Türk Boğazları’nda 7/24 esasına göre görev yapacak, bir güvenlik krizi ortaya çıktığında krizi yönetebilecek “Deniz Güvenliği Koordinasyon Merkezi” kuracaklarını ilan etmekte. Ek olarak, “Türkiye Kıyıları Master Planı”nı uygulayarak, Türkiye’de deniz çevresi ve kıyıların etkinlikle korunması için çalışmalara başlayacaklarını beyan etmekte.
CHP ve BBP de, benzer bir yaklaşımla, tesis olunacak Denizcilik Bakanlığı ile Türkiye’nin deniz güvenliğinin sürekliliğini sağlayacaklarını kayda almaktalar.
CHP ve DEVA, Türkiye’nin Akdeniz İçin Birlik Platformu’nda, her ülkenin eşit koşullar altında yer almasını desteklediklerini açıklamakta. CHP ayrıca, Türkiye’nin “yük taşıtan değil, yük taşıyan” ülke konumuna getirilmesi amacıyla dış deniz taşımacılığının artırılmasını, Kabotaj Taşımacılığında Koster Filosunun geliştirilmesini hedeflemekte. İlaveten, liman altyapısının geliştirilmesi için önümüzdeki on yıllık dönemde limanlardaki toplam konteyner elleçleme hacmini 20 milyon TEU’ya çıkaracağını ilan etmekte. Bu iki parti denizlerimizin kirlenmeye karşı korunması için etkin mücadele edeceklerini, özellikle taraf olduğumuz Barselona ve Bükreş Sözleşmelerindeki yükümlülüklerimizi özenle sürdüreceklerini kaydetmekte.
CHP ve İyi Parti, denizcilik teknolojisini milli ve yerli bazda geliştirerek, Ar-Ge ve standardizasyon odaklı çalışmalara destek vereceklerini kaydetmekte. İyi Parti ayrıca, ülkemiz kara sularında seyir emniyetini tehlikeye atan çok sayıdaki sahipsiz ve seferden yasaklı gemilerin karasularımızda varlık göstermelerine kısa sürede son verilmesini sağlayacak yasal düzenlemeler yapılacağını açıklamakta.
Gelecek Partisi(GP), sektörün paydaşlarıyla birlikte kapsamlı ve sürdürülebilir entegre “Denizcilik Politikası ve Rekabetçi Denizcilik Yatırım Stratejisi” ile deniz emniyeti, deniz ticareti, deniz çevresinin korunması, deniz turizmi, denizaltı madenciliği, balıkçılık vb. tüm alt sektörlere ilişkin temel ilkelerin belirlenerek uygulama birliği sağlanmasını hedef olarak ortaya koymakta. Ek olarak, Türk sahipli filonun rekabet gücünün artırılarak ‘kendi yükünü kendin taşı’ politikasının benimseneceğini; Türk sahipli filonun yakıt tasarruflu ve çevre dostu gemilere sahip olmasının teşvik edileceğini kaydetmekte. Bu bağlamda AKP de, deniz çevre koruma konularında meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapacaklarını dile getirmekte.
MHP, deniz taşımacılığının güçlendirilmesi adına deniz taşıma filosunun, kapasitesinin ve verimliliğinin artırılmasına dönük yatırımların özendirilmesini destekleyeceklerini açıklamakta.
MP, deniz jeopolitiğini göz önünde bulundurarak Ege’de Lozan Antlaşması’nda üç mil olarak belirlenen karasuyu rejimine geri dönülmesi için Yunanistan ile müzakere edeceklerini kaydetmekte. Ayrıca, İsrail, Suriye ve Mısır ile diplomatik ilişkileri yeniden tesis edeceklerini ve Türkiye’nin Kızıldeniz, Umman Denizi ve Basra Körfezindeki siyasi ve askeri varlığının devamını sağlayacaklarını belirtmekte.
ZP ‘Mavi Vatan’ doktrininden taviz vermeyerek TSK’nın ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla yetenek paketleri uygulayarak Türk donanmasının kuvvet yapısı ve gücünü geliştireceklerini ilan etmekte. Bu bağlamda AKP, Türk donanmasını yeni teknolojilerle destekleyerek istihbarat, keşif ve vuruş gücü bakımından güçlendirmeyi hedeflemekte.
DP, deniz ve kıyılarda çevre sorunu yaratan mevzuata aykırı uygulamalara son vermek amacıyla, mevcut denetim sistemini sadeleştirmeye yönelik yasal düzenlemeler yapılacağını ve Kıyı Kanununun yeniden düzenleneceğini belirtmekte.
ZP, kamu bankaları tarafından finanse edilen, yüksek döviz kâr ve müşteri garantisi verilen ancak henüz yapımına başlanmamış (Kanal İstanbul gibi) Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinden vazgeçileceğini ve Marmara Acil Eylem Planı, Ergene Acil Eylem Planı, Geniş Havza Yönetimi Eylem Planı ile Sel, Taşkın ve Kuraklık Yönetiminin öncelikli olarak uygulamaya konulacağını vurgulamakta.
MP de Sahil Güvenlik politikaları bağlamında Deniz Polisi, Gümrük Muhafaza Deniz Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğü, Liman Başkanlıkları, Belediyelerin Deniz Kirliliğini Önleme ve Kontrol Teşkilatları gibi denizde görev yapan tüm kuruluşları Sahil Güvenlik Komutanlığı bünyesine alarak hazine zararı ve denizde çok başlılığı önleyeceklerini açıklamakta.
YP ise, denizlerimizdeki balık çeşitliliğini koruma amacıyla, Marmara Denizi gibi bozulan üreme alanlarını eski ekolojik dengesine kavuşturacak planları uygulayacaklarını savunmakta.
HDP ve TİP ise, ‘deryâ içre olup, deryâyı bilmezler’ anlayışıyla denizcilik alanına programlarında yer vermeyen partiler olarak temayüz etmekte.
Sonuç olarak yeni kurulan partilerin programlarında, yetersizlikleri bulunsa da nispeten daha bütüncül bir yaklaşım sergilenmekte. Diğer partilerin ise denizcilik alanındaki politikalarını açıkladıkları bölümlerin güncellenmesi gerektiği görülmekte.
Geleceğe Dönük Yol Nasıl Belirlenmeli?
Çevre denizlerimizde ilan edilmiş veya edilmemiş deniz yetki alanlarımızın Türkiye yüzölçümünün yaklaşık yarısını kapsadığı nesnel bir gerçekliktir. Bu geniş alan ‘Mavi Vatan’ olarak da tanımlanabilir. Bu bağlamda, denizci kimliğinin oluşumunda ve buna ulaşmada son dönemde ülke gündeminde yer edinen ‘Mavi Vatan’ kavramının, her türlü siyasi arka plan ve mülahazadan bağımsız olarak, denizcilik olgusunun/bilincinin kamuoyu nezdinde canlı tutulmasında katalizör bir rol oynadığını öne sürmek mümkündür.
Denizciliğin gerek uluslararası kurallar manzumesi, gerek çıkar çatışmalarının yaşandığı çok geniş bir alana yayılmasından dolayı Türkiye’yi saran denizlerdeki hak ve çıkarlarımıza yönelik her türlü gelişmenin, ulusal/bölgesel/uluslararası ölçekleri tüm boyutlarıyla kapsamak üzere bütüncül bir Denizcilik Siyasasına (Stratejiye) bağlanması zorunluluktur. Bu Siyasanın, denizcilik alanında faaliyet yürüten ilgili tüm kurum ve kuruluşlarca yön ve amaç birliği esasında hassas olarak takip edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması ana hedef olarak bellenmelidir.
Hazırlanması zorunlu olan Türk Denizcilik Siyasası temelinde tesis edilecek, kurumlar üstü bir ‘Denizcilik Gücü’nün, vakit geçirilmeksizin, partilerüstü bir anlayışla ulusal güç bileşkenleri arasına alınması hedeflenmelidir.
Bugün, kritik deniz alt ve üst yapısını doğrudan etkilemeye aday olduğu artık bilinen, bir güvenlik ve tehdit çarpanına dönüşen iklim değişikliği/küresel ısınma nedeniyle;
Buzullar ve kar örtüsünün eriyerek deniz seviyesinin yükselmesi; kutup bölgelerinde buzulların süratle erimesine bağlı olarak geniş doğal kaynaklara erişimi ve deniz ulaştırmasında milyonlarca dolar tasarruf yapılmasını mümkün kılan yeni deniz yollarının ortaya çıkması,
Önümüzdeki üç onyıllık dönemde verimli toprakların tahrip olmasının beklenmesi sonucunda karasal gıda arz ve tedarik zincirlerinin bozulacak bulunmasının etkisiyle deniz ürünlerinin öneminin artmasının öngörülmesi,
Birçok bölgenin deniz suları altında kalarak dünya turizm haritasından çıkacak, su kaynaklarının daha fazla kirlenecek ve salgın hastalıkların artacak olması,
Uluslararası sistemde bu gelişmelere bağlı olarak ve her gün artan küresel stratejik rekabetin sürükleyeceği bir gerilim ve çatışma ortamının oluşması ve yakın gelecekte enerji odaklı krizlerin su ve çevre eksenine de kaymasının beklenmesi gibi mevcut ve öngörülebilir sonuçlar denizler ile denizciliğin önemini üst sıralara taşımaktadır.
Günümüz Türkiye’sinde denizcilik alanı çok sayıda Bakanlık, kurum/kuruluş ve örgütün sorumluluğunda ve birçok farklı sektöre yayılmış olarak birbirinden büyük ölçüde kopuk politikalarla yürütülmektedir. ‘Bütüncül Denizcilik Gücü’nün yönetimi sürecinde bu parçalı yaklaşımlar, mevcut imkân ve kabiliyetlerin etkili ve eşgüdümlü bir yön ve kapsamda kullanımını engellemekte, hazineyi zarara uğratmakta ve, deyim yerindeyse Türkiye, bütün bir alanın farklı alt sektörlerinde aynı hedefe hizmet etmeye çalışan, ancak bu sektörlerde gözlenen olumlu gelişmelere rağmen yön ve hedef birliğinden uzak bir anlayışla kısmi sektörel başarılarla yetinmeyi sürdürmektedir .
Geniş bir alana yayılan ve bünyesinde birçok parametre ile paydaş barındıran deniz/denizcilik sorunsalını bütüncüllüğü içinde ele almayan bir yaklaşımın sonuç vermesi beklenemez. Bu bağlamda, diplomasiyi, hukuk alanını, donanma gücünü, kamusal kurumları ve özel sektörü uzun dönemli bir hedefe yönlendirecek ve bu hedefe varılmasını fiiliyatta ölçecek ve denetleyecek sürdürülebilir bir mekanizmayı tesis etmek kaçınılmazdır.
Denizleri ve denizciliği akılcı ve çağdaş yollardan ekonomimizin gücünü ve toplumun refahını arttıracak yönde öncelikli alanlar arasına alacak ve deniz bilincinin toplum nezdinde kabul görmesini sağlayacak partilerin, önümüzdeki dönemde sadece denizciliği önceleyen çevrelerce değil, toplumun çoğu kesimince daha fazla itibar göreceğini söylemek abartılı bir öngörü olmayacaktır.
Ortak Paydalar
|
Farklılıklar
|
· AKP, BBP, CHP, DP, DEVA, Gelecek Partisi, İyi Parti (İP), MP, MHP, SP, YP ve ZP deniz filosunun yenilenmesini ve güçlendirilmesini sağlamak amacıyla gemi inşa sanayinin, taşımacılık hizmetlerinin, limanların koşul ve olanaklarının dengeli bir çerçevede geliştirilmesinin hedef alınacağını belirtmiştir.
· Partiler, Doğu Akdeniz havzasındaki petrol ve doğal gaz kaynaklarının bölge ülkeleri arasında hakkaniyete dayalı olarak, bölgedeki barış ve refaha katkı sağlayacak şekilde birlikte kullanılması konusunda çaba sarf edeceklerini ve ülkemizin milli çıkarlarını savunacaklarını açıklamıştır.
· BBP, CHP ve MP Denizcilik Bakanlığı kurulacağını ilan etmiştir.
· DEVA ve CHP denizlerimizin kirlenmeye karşı korunması için etkin mücadele edeceklerini, özellikle taraf olduğumuz Barselona ve Bükreş Sözleşmelerindeki yükümlülüklerimizi özenle sürdüreceklerini açıklamıştır.
· CHP ve İP denizcilik teknolojisini milli ve yerli bazda geliştirerek Ar-Ge ve standardizasyon odaklı çalışmalara destek vereceklerini belirtmiştir.
· CHP ve DEVA, Türkiye’nin Akdeniz İçin Birlik Platformu’nda, her ülkenin eşit koşullar altında yer almasını desteklediklerini açıklamıştır.
· Partiler, kıyıların hatalı ve gelişigüzel kullanımını önlemek, denizciliği planlı, verimli ve doğal yaşamı da dikkate alarak geliştirmek amacıyla, denizcilik sektörünün tüm bileşenlerini kapsayacak planların da hazırlanacağını vurgulamıştır. |
· CHP, liman altyapısının geliştirilmesi için önümüzdeki on yıllık dönem içerisinde limanlardaki toplam konteyner elleçleme hacmi 20 milyon TEU’ya çıkaracağını dile getirmiştir.
· MHP, deniz taşımacılığının güçlendirilmesi adına deniz taşıma filosunun, kapasitesinin ve verimliliğinin artırılmasına dönük yatırımların teşvik edilmesini destekleyeceklerini açıklamıştır.
· Gelecek Partisi(GP), sektörün paydaşlarıyla birlikte kapsamlı ve sürdürülebilir entegre “Denizcilik Politikası ve Rekabetçi Denizcilik Yatırım Stratejisi” ile deniz emniyeti, deniz ticareti, deniz çevresinin korunması, deniz turizmi, denizaltı madenciliği, balıkçılık vb. tüm alt sektörlere ilişkin temel ilkelerin belirlenerek uygulama birliğinin sağlanacağını belirtmiştir.
· ZP, ‘Mavi Vatan’ doktrininden taviz vermeyerek TSK’nın ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla yetenek paketleri uygulayarak Türk donanmasının kuvvet yapısı ve gücünü geliştireceklerini ifade etmiştir.
· AKP, Türk donanmasını yeni teknolojilerle destekleyerek istihbarat, keşif ve vuruş gücü bakımından güçlendireceklerini dile getirmiştir.
· MP, Türk Boğazları’nda 7/24 esasına göre görev yapacak, bir güvenlik krizi ortaya çıktığında krizi yönetebilecek “Deniz Güvenliği Koordinasyon Merkezi” kuracaklarını vurgulamıştır.
· DP, mevcut denetim sistemini sadeleştirmeye yönelik yasal düzenlemeler yapılacağını ve Kıyı Kanununun yeniden düzenleneceğini belirtmiştir.
· ZP, kamu bankaları tarafından finanse edilen, yüksek döviz kâr ve müşteri garantisi verilen ancak henüz yapımına başlanmamış (Kanal İstanbul gibi) Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinden vazgeçileceğini ve Marmara Acil Eylem Planı, Ergene Acil Eylem Planı, Geniş Havza Yönetimi Eylem Planı ile Sel, Taşkın ve Kuraklık Yönetiminin öncelikle uygulamaya konulacağını vurgulamıştır.
· MP, Sahil Güvenlik politikaları bağlamında Deniz Polisi, Gümrük Muhafaza Deniz Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğü, Liman Başkanlıkları, Belediyelerin Deniz Kirliliğini Önleme ve Kontrol Teşkilatları gibi denizde görev yapan tüm kuruluşları Sahil Güvenlik Komutanlığı bünyesine alarak hazine zararı ve denizde çok başlılığı önleyeceklerini ilan etmiştir.
· İyi Parti, ülkemiz kara sularında seyir emniyetini tehlikeye atan çok sayıdaki sahipsiz ve seferden yasaklı gemilerin karasularımızdaki varlıklarına kısa sürede son verilmesini sağlayacak yasal düzenlemeler yapacağını ifade etmiştir.
· MP, ‘Mavi Vatan’ doktrinine bağlı kalarak, Ege’de Lozan Antlaşması’nda üç mil olarak belirlenen karasuyu rejimine geri dönülmesi için Yunanistan ile müzakere edeceklerini kaydetmiştir. Ayrıca, İsrail, Suriye ve Mısır ile diplomatik ilişkileri yeniden tesis edeceklerini ve Türkiye’nin Kızıldeniz, Umman Denizi ve Basra Körfezindeki siyasi ve askeri varlığının devamını sağlayacaklarını da ifade etmektedir. |
Referanslar:
AK PARTİ. (2022). www.Akparti.org.tr
https://www.akparti.org.tr/parti/parti-programi/
GELECEĞE DOĞRU PARTİ PROGRAMI MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ. (n.d.).
https://www.mhp.org.tr/usr_img/_mhp2007/kitaplar/mhp_parti_programi_2009_opt.pdf
İYİ PARTİ PROGRAMI. (n.d.). https://iyiparti.org.tr/storage/img/doc/iyi-parti-guncel-parti-program.pdf
Adil Devlet, Adil Paylaşım Seninle Olur. (n.d.). Adil Devlet, Adil Paylaşım Seninle Olur. https://saadet.org.tr/tr/program-detay/5ed7b4d5ca26b/atilmasi-gereken-adimlar
KET. (n.d.). https://www.memleketpartisi.org.tr/cms-uploads/parti-programi/memleket-partisi-parti-programi-dis-politika-uluslararasi-iliskiler.pdf
Partisi, B. B. (n.d.). Ana Sayfa – Büyük Birlik Partisi Resmi Web Sayfası-Parti Programı. https://www.bbp.org.tr
PARTİ PROGRAMI. (n.d.). Devapartisi.org. https://devapartisi.org/temel-metinler/parti-programi
Yenilik Partisi Parti Programı | Türkiye’de Yenilik Olacak. (n.d.). Www.yenilikpartisi.org.tr
https://www.yenilikpartisi.org.tr/parti-programi/
Parti Programı. (n.d.). www.dp.org.tr. http://www.dp.org.tr/parti-programi
Program | Gelecek Partisi. (n.d.). www.Gelecekpartisi.org.tr
https://gelecekpartisi.org.tr/partimiz/program
Cumhuriyet Halk Partisi. (n.d.). https://chp.org.tr/