AZERBAYCAN-ERMENİSTAN SINIRINDA YAŞANAN ÇATIŞMA VE ÇATIŞMANIN TÜRKİYE-ERMENİSTAN NORMALLEŞME SÜRECİNE ETKİLERİ

PAYLAŞ

*Könül Şahin

 

Azerbaycan – Ermenistan Sınırında Yaşanan Çatışma:

 

12 Eylül 2022’de Azerbaycan – Ermenistan sınırı boyunca Ermenistan ve Azerbaycan birlikleri arasında çatışma başladı. Her iki ülkeden siyasi yorumcular bu çatışmayı  9 Kasım 2020’de Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan liderleri arasında imzalanan ateşkes antlaşmasından sonra yaşanan en büyük ve kanlı çatışma olarak adlandırdılar. Taraflar yaşanan çatışmadan dolayı birbirlerini suçladılar.

 

Azerbaycan Savunma Bakanlığı basın servisi başkan yardımcısı Anar Eyvazov 13 Eylül’de “Provokasyon, çatışma ve kayıplardan tamamen Ermenistan’ın askeri ve siyasi liderliği sorumludur.” şeklinde açıklama yaptı.

 

Eyvazov, yaptığı açıklamada, Ermenistan silahlı kuvvetlerinin Azerbaycan ordusunun Gedebey, Daşkesen, Kelbecer ve Laçin bölgelerindeki mevzilerini ateşe tuttuğunu, dağ geçitlerini kullanarak sınırda mayın döşemesi gerçekleştirdiğini, Azerbaycan ordusunun gerçekleşen zararı önlemek ve sınır boyunca güvenliği temin etmek için müdahale ettiğini belirtti.

 

Ermenistan Savunma Bakanlığı ise Azerbaycan ordusunun Vardenis ve Goris şehirleri yakınındaki Ermenistan ordusunun mevzilerine saldırdığını, Jermuk kasabasına  topçu ve insansız hava araçları ile ateş açtığını söyledi.

 

14 Eylül’de parlamentoda konuşma yapan Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan barış antlaşması imzalamaya hazır olduğunu açıkladı. Paşinyan’ın sözleri başkent Erivan’da ve Karabağ’da protestolara neden oldu. Erivan’da insanlar parlamento binasının önünde toplanarak Nikol Paşinyan’ın istifa etmesini talep ettiler. Açıklamasından birkaç saat sonra sosyal medya üzerinden video yayınlayan Nikol Paşinyan, hiçbir belgenin imzalanmadığını ve imzalanmayacağını, sözlerinin dost olmayan dış güçler tarafından saptırıldığını belirtti.

 

İki gün süren çatışmalardan sonra Azerbaycan ve Ermenistan, ABD ve Rusya’nın aracılığı ile ateşkes yaparak anlaşma sağladı.

 

Yaşanan son çatışmada resmi sayılara göre Azerbaycan 79 askerinin, Ermenistan ise 207 askerinin öldürüldüğünü ve 20 askerinin de esir düştüğünü  açıkladı.

 

Azerbaycan Uluslararası İlişkiler Analiz Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı ve  Azerbaycan’ın eski Kanada Büyükelçisi Ferid Şefiyev ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı’na bağlı Güney Kafkasya Araştırmalar Merkezi’nin direktörü Farhad Mammadov çatışmanın nedenleri ile ilgili sorularımızı yanıtladı.

 

Şefiyev, yaşanan çatışmanın nedeninin Ermenistan hükümetinin barış antlaşmasından “korkması” ve amacının süreci ertelemek olduğunu şu ifadelerle dile getirdi:

 

“Azerbaycan-Ermenistan barış anlaşması üzerine bazı olumlu dinamiklere rağmen Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın 31 Ağustos’ta Brüksel’de yaptıkları görüşme iyi geçmedi. Ermenistan bu süreci ertelemek istiyor; önümüzdeki yıl durumun değişmesini umuyordu. Ruslar’ın  daha güçlenmesi, Türkiye’de Erdoğan’ın seçimlerde yenilmesi, Fransa ve ABD’nin bölgede daha aktif hâle gelmesi istekleri arasındaydı. Aynı zamanda Ermenistan ordusunda intikamcı güçler de fazlaydı. Tahribat yaparak süreci uzatacaklarını düşündüler; ancak Azerbaycan  daha sert cevap verdi.”

 

Farhad Mammadov’a göre Brüksel görüşmesinden sonra barış anlaşması üzerinde çalışmaların daha önemli hâle gelmesi ve Dışişleri Bakanları’nın eylül ayında barış anlaşması taslağı üzerinde çalışma yapmak  için planlanan toplantısı Ermenistan’ın süreci yeniden uzatmak amacıyla Azerbaycan’a zarar vermesine neden oldu. Mammadov durumu şöyle tanımlıyor:

 

“Ermenistan’ın ABD ve Fransa’nın desteği ile sınırda gerçekleştirdiği küçük çaplı tahribata Azerbaycan’ın geniş bir şekilde cevap vermesi, Azerbaycan’ın “Oyunun kurallarını değiştirmeye ihtiyaç yoktur. “ mesajıydı.

 

“Ermenistan ne Moskova, ne de Brüksel aracılığıyla kendine uygun mevzularda – Karabağ’ın statüsü mevzusu ve AGİT Minsk Grubu eş başkanlarının faaliyetinin yeniden başlaması-istediğini alamadı. Bu yüzden Ermenistan var olan formatların faaliyetini durdurmak istiyor. Bölgede Ermenistan’ın istediklerine uygun gündemle yeni arabulucuların gelmesini istiyor.”

 

Erivan Merkezli Bölgesel Araştırmalar Merkezi’nin direktörü Richard Giragosian ise iwpr.net ‘de yayınladığı makalesinde yaşanan çatışmayı Azerbaycan’ın Ermenistan’a saldırısı olarak nitelendirdi ve bunu Azerbaycan’ın çok önceden planladığını yazdı.

 

Giragosian’a göre  Azerbaycan Moskova’ya açıkça meydan okuyor ve Karabağ’daki Rus barış güçlerine rağmen inisiyatifi elinde tutuyor.

 

Richard Giragosian yaşanan çatışmanın zamanlamasını da şu üç faktöre bağlıyor :

 

“Birincisi, Azerbaycan,  Rusya’nın zayıfladığı gerçeğine dayanan bir fırsat penceresi seziyor. Ukrayna cephesinde askeri başarısızlığa uğrayan Rusya için Güney Kafkasya ve Azerbaycan – Ermenistan gerilimi ikinci planda kalan bir problem hâline geldi.

 

İkinci faktör ise, Azerbaycan’ın AB ile yakın zamanda imzaladığı ve Rusya’nın enerji ithalatına stratejik bir alternatif olarak Avrupa’ya doğal gaz tedariğini sağlayan bir anlaşmadır. Bu Azerbaycan’ı cesaretlendirdi ve Avrupalılar üzerinde baskı kurmanın yeni bir yolu olarak görüldü.

 

Üçüncü faktör ise, Azerbaycan’ın Ermenistan ile  diplomatik süreç içerisinde müzakere pozisyonunu güçlendirmek için geleneksel silah gücüne güvenmesine geri dönüştür.”

 

Richard Giragosian  sahadaki gelişmeler ile Brüksel’deki müzakereler arasında kopukluk tehlikesi olmasına rağmen Brüksel platformunun iki liderin katılımı için önemli olduğunu da belirtiyor.

 

Leigh Universitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Profesörü Arman Grigoryan’a göre ise yaşanan çatışma zayıflamış caydırıcılığın sonucudur :

 

“Rusya’nın Ukrayna’da yaşadığı zorluklar, Azerbaycan’la ve dolayısıyla Türkiye’yle de yüzleşmekten kaçınmaya yönelik girişimleri göz önüne alındığında Azerbaycan, Ermenistan’a “Zengezur koridoru” için baskıyı artırmaya ve Kasım 2020 antlaşmasından sonra müzakerelere konu olan başka talepleri konusunda Ermenistan’ın mutabakatını sağlamaya karar verdi.”

 

Azerbaycan – Ermenistan Çatışmasının Türkiye – Ermenistan Normalleşme Sürecine Etkileri:

 

Birinci Karabağ Savaşında Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesi üzerine Türkiye, Ermenistan ile diplomatik ilişkileri askıya almış ve kara sınırlarını kapatmıştı. 2020 yılında Azerbaycan’ın zaferi ile sonuçlanan 44 günlük İkinci Karabağ Savaşından sonra Türkiye – Ermenistan ilişkilerinde de normalleşme adımları atılmaya başlandı.

 

2021 yılının Ağustos ayında Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan “Türkiye ile ilişkileri normalleştirmeye hazırız.” şeklinde açıklama yaptı.

 

Türkiye de Ermenistan’dan gelen bu mesajlara olumlu yanıt verdi ve her iki ülke doğrudan diyalog kurulması için özel temsilciler atamaya karar verdiler.

 

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “Normalleşme adımları için karşılıklı özel temsilci atayacağız, her adımda Azerbaycan ile birlikte hareket edeceğiz.” diye açıklama yaptı. (Türkiye’nin özel temsilci olarak atadığı isim, Serdar Kılıç, daha önce Türkiye’nin Beyrut, Tokyo ve Washington Büyükelçisi olarak  görev yapan deneyimli bir diplomat.)

 

Ermenistan ise, Ermenistan Ulusal Meclisi Başkanı görevini yürüten 30 yaşında genç siyasetçi Ruben Rubinyan’ı bu göreve getirdi. Ruben Rubinyan’ın özel temsilci olarak atanması Ermenistan muhalefeti tarafından eleştirilse de Rubinyan Türkiye’ye yabancı bir isim değil.

 

Ruben Rubinyan 2017-2018 yılları arasında Hrant Dink Vakfı’nın Ermenistan – Türkiye Tecrübe Değişim Projesi kapsamında Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezinde “Sivil Toplum Kuruluşlarının Türkiye’deki Demokratikleşme Sürecindeki Etkisi “ konulu akademik çalışmalar gerçekleştirdi ve bu süre içinde Türkiye’de kaldı.

 

Özel temsilcilerin ilk görüşmesi 14 Ocak 2022’de Moskova’da gerçekleşti. İlk görüşmenin Moskova’da yapılmasını siyasi uzmanlar Rusya’nın normalleşme sürecine olumlu baktığı şeklinde yorumladı.

 

Azerbaycan da Türkiye ve Ermenistan arasında başlayan bu yeni sürece ilişkin pozitif mesajlar göndermeye devam etti. Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov başlayan süreç ile ilgili olarak “Kardeş Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkileri normalleştirme çabasını tam destekliyoruz. Türkiye’nin bu yöndeki mesajlarını takdir ediyoruz.”  şeklinde açıklama yaptı.

 

1 Temmuz’da  Özel Temsilciler Ruben Rubinyan ve Serdar Kılıç’ın Viyana’da yaptıkları toplantı vesilesiyle iki ülke arasında doğrudan havayolu kargo taşımacılığı ve sınırların üçüncü ülke vatandaşlarına açılması konusunda mutabakata varıldı.

 

Serdar Kılıç’ın 14 Ağustos 2022‘de Ermenistan’ın başkenti Erivan’da yaşanan ve 16 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan patlamaya dair sosyal medyadan taziye mesajı yayınlaması ve Ermenistan özel temsilcisi Ruben Rubinyan’ın 21 Ağustos’ta Gaziantep ve Mardin’de yaşanan kazalara ilişkin taziyesini iletmesi her iki ülkenin normalleşme yönünde adımlarına olumlu bir bakış açısı kazandırdı.

 

Özel temsilcilerin beşinci toplantısının Eylül ayında yapılması planlanmıştı. Hem Ermenistan hem Türkiye medyasında çıkan haberlere göre bu görüşmenin Kars’ta gerçekleşmesi planlanıyordu. Ancak 13 Eylül’de Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan çatışmadan sonra bu görüşmenin yapılıp yapılmayacağı sorusu belirsizliğini koruyor.

 

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenen 77. BM Genel Kurulu toplantısı sonrasında New York’ta bulunan Türkevi’nde gazeteciler ile bir araya geldi. Cumhurbaşkanı yaptığı açıklamada Ekim ayında Prag’da düzenlenecek olan Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi’nde Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile bir görüşme yapabileceğini söyledi: “ Prag’daki zirveye katılmamız halinde Paşinyan’ın oraya gelme durumu var. “Orada görüşebilir miyiz? “ diye bir düşüncesi olmuş. Belki orada kendisi ile bu konuları ayrıca bir görüşme durumumuz olabilir.” dedi.

 

Türkiye eski Los Angeles Başkonsolosu Gülru Gezer yaşanan son çatışmanın Türkiye – Ermenistan ilişkilerine nasıl yansıyacağı konusundaki sorumuzu yanıtlarken, bu ilişkilerin geçmişten günümüze Azerbaycan – Ermenistan ilişkilerine endeksli bir seyir izlediğini belirtti.

 

Gezer, İkinci Karabağ savaşından sonra ateşkes sürecinin potansiyel bir barışa evrildiği  bir safhada  normalizasyon görüşmelerinin başladığını hatırlatarak , sınırda yaşanan son çatışmaların, devam eden  sürecin seyrinde bir soru işareti olarak karşımıza çıktığını söyledi :

 

“ Paşinyan iç siyasette Azerbaycan ile barış antlaşması ve Türkiye ile normalleşme konusunda ciddi bir direnç ile karşılaşmaktadır.” diyen Gezer, önümüzdeki ay Prag’da yapılacak olan toplantıyı da hatırlatarak , “Prag’da Erdoğan ve Paşinyan arasında bir görüşme olması bekleniyor. Türkiye – Ermenistan süreci için esas bu görüşme belirleyici olacaktır. Ancak tabiatıyla Ermenistan’ın bu saldırgan tutumunu sürdürmesi muhakkak ki Türkiye – Ermenistan normalleşmesine olumsuz bir unsur olarak yansıyacaktır;  hatta durmasına bile sebebiyet verebilir. Şunu belirtmekte fayda var ki, bölgede barış için önemli bir fırsat penceresi açılmıştır.Paşinyan’ın da belli ölçüde bunun farkında olduğunu düşünüyorum; ancak bu iki mukavemet gösteren güç dış faktörlerin de etkisiyle barışı istememektedir. Dolayısıyla Azerbaycan ile tekrar masaya dönülmesi ve Ermenistan’ın tahrikkar davranışlarına son vermesi halinde Türkiye – Ermenistan süreci de kaldığı yerden devam edecektir.” dedi.

 

Erivan Merkezli Bölgesel Araştırmalar Merkezi’nin direktörü Richard Giragosian, Türkiye – Ermenistan normalleşme sürecinde olumlu havanın henüz kaybolmadığını söyledi.

 

Giragosian, “Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki düşmanlıkların tırmanmasına ve çatışmanın genişlemesine rağmen , Türkiye – Ermenistan normalleşmesine ilişkin görünüm olumlu olmaya devam ediyor ve belli derecede dayanıklılığını koruyor. Geçici olarak askıya alınan müzakerelerin yeniden başlamasıyla birlikte ve Ekim ayında Prag’da yapılması planlanan toplantıdan sonra ilerleme beklenebilir “ dedi.

 

Önümüzdeki ayların ülkemiz ve bölgemiz için yoğun bir dönem olduğunu varsaymak yerindedir. Ermenistan-Azerbaycan ve Türkiye-Ermenistan ilişkileri göz önüne alındığında tarafların zamanı nasıl değerlendireceği önemlidir. Zira zamanın verimsiz kullanılması hızla değişen dünya ve siyasi dengelerinin de etkisiyle bölgemizi daha da savunmasız hale getiriyor.

 

*Könül Şahin

Bakü Devlet Üniversitesi Matematik bölümünden mezun oldu. Düzce Üniversitesinde Pedagojik Formasyon eğitimi aldı. 11 yıldır Matematik öğretmeni olarak çalışıyor. Öğretmenliğin yanı sıra Türkiye ve Güney Kafkasya’da yaşanan olayları yakından takip ediyor ve araştırmalar yapıyor. Türkiye Ermenileri ve onların Türkiye tarihinde yeri, Osmanlı medeniyeti ve sanatına katkıları yaptığı araştırma konuları arasındadır.

İlgili Yazılar
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir